close

Amerika Birleşik Devletleri’nde bir gezi planı yapmaya kalkıştığınızda, Avrupa’da herhangi bir veya birkaç ülkede gezi planı yapmaktan çok daha zorlu olacağını fark edeceksiniz. Bunun başlıca sebebi elbette Amerika Birleşik Devletlerinin sadece kendi başına bir kıta büyüklüğünde olması ve görülecek çok fazla yer olması. İki haftalık bir gezide nereyi görsem, nerelere gitsem diye düşünürken elbette bir yerleri atlamak zorunda kalacaksınız ve seçiminize göre belirli bir rota çizeceksiniz. Amerika Doğu Yakası Gezi Planı adlı yazımız işte tam bu rotayı çizmenize yardımcı olacak. Geçen sene toplam 17 gün süren gezimin planı umarım sizlerin de planlarına fayda sağlayacaktır.

Universal BL

Amerika Doğu Yakası’nı aslında kuzey ve güney olarak iki kısma ayırmak mümkün. Benim de gezimin Part I olarak adlandırdığım bölümü güneyi temsil ederken Part II kuzeyi temsil edecek.

Amerika Doğu Yakası – Part I

Gün 1: İstanbul – Atlanta

Baştan kabul ediyorum, Atlanta hayatınızda görebileceğiniz en turistik yerlerden biri değil, hatta neredeyse hiç turistik değil. Bu konudan Hafif Turistik Şehir: Atlanta yazımızda bahsetmiştim. Ancak ailevi sebeplerden dolayı (oralara kadar gitmişken orada yaşayan kuzenimi de ziyaret etmek istediğimden) ben gezimi buradan başlattım. Seyahatimin 1. Günü yaklaşık 12 saatlik bir uçuş ile Atlanta’ya vardım.

Büyük ihtimalle geziniz Atlanta’dan başlamayacaktır, ancak bir doğu yakası gezisi planlıyorsanız seyahatinizi Miami veya bu gezi planının son durağı olacak New York’tan başlatabilirsiniz.

Atlanta
Gün 2: Atlanta – Savannah – Atlanta

Aslında seyahatinizi Atlanta’dan başlatmayacağınızı düşünürsek direk üçüncü güne geçebiliriz. Ancak bu coğrafya yakınlarına gelir iseniz Savannah görmeniz gereken yerler konusunda bir adım öne çıkıyor, Atlanta’dan yaklaşık 350 km uzaklıkta bulunan bu kasaba Georgia eyaletinin ilk yerleşim yerlerinden biri ve gerçekten tarihi bir doku sunuyor. (ABD’de az karşılaşacağınız cinsten.) Ayrıca meraklısına, Forrest Gump filminde Tom Hanks’in oturduğu, otobüs beklediği bir bank vardır hani, işte o da tam bu kasabada çekilmiş.

Savannah Port
Gün 3: Atlanta – Orlando

Artık benim için kuzenin yanından ayrılıp A.B.D.’yi tam anlamıyla keşfetme zamanıydı. Bunun için bir araba kiralayıp Orlando’ya doğru yol aldım. Atlanta – Orlando arası yaklaşık 700 km. A.B.D.’de yollar mil ile ölçüldüğü için ilk bakışta 400 görüp, 3-4 saat arasında gideceğinizi düşünmek olası. Açıkçası bu sisteme alışmak biraz zaman alıyor.

Molalar falan derken bu yolculuk 7-8 saat arası sürüyor. (Otoyollarda hız limiti maksimum 75 mil’e çıkıyor.) Ayrıca buradaki  iklimden dolayı yollarda daha önceden hiç tanık olmadığınız yağmurlara denk gelebiliyorsunuz. Öyle şiddetli yağıyor ki bir adım ötesini göremiyorsunuz, hatta zaman zaman araçlar kenara çekip yağmurun dinmesini bekliyor, o derece. Akşama doğru Orlando’ya vardıktan sonra otele yerleşip -sözde ucuz alışverişin olduğu ve bir outlet cenneti olan Amerika Birleşik Devletlerindeki ilk outlet maceramı yaşıyor (Premium Outlets International Drive) ve pek de ucuz olmadığını görüyorum, küçük bir not; Doları TL’ye çevirmezseniz her şey çok güzel…

Hulk The Ride - Universal Islands of Adventure
Gün 4 – 5: Orlando

Orlando tam bir tema parkı cenneti. Bu nedenle aslında Orlando’ya bir hafta ayırsanız bile yetersiz kalabilir. Universal Studios, Disneyworld vb. gibi birçok parkta vakit geçirmek isteyeceğinizi düşünüyorum. Ancak 15 günlük seyahatinizin yarısını buraya ayırmak ister misiniz orası bilinmez tabii. Ben de bir seçim yapmak zorundaydım ve tercihimi Universal’dan yana kullandım. Bu iki gün boyunca Universal Islands of Adventure tema parkı ile Universal Studios’u baştan aşağı bazı aşırı beğendiğim aktiviteleri iki kez yaparak gerçekleştirdim. Universal ile ilgili videolarım ve yazım hala yolda, ancak bu iki güne değdi mi diye sorarsanız cevabım kesinlikle evet.

Harry Potter
Gün 6: Orlando – Miami Beach

Orlando için de vaktin sonuna gelirken sabah kahvaltısından sonra otelden ayrılarak Amerika Doğu Yakası’nın en dikkat çeken noktalarından birine, Miami Beach’e geldim. 3-4 saat arası süren bir yolculuktan sonra Eylül ortasında 40 derece sıcaklık beni karşıladı. Her ne kadar o sıcakta yürüyüp gezmek zorlu bir iş olsa da Ocean Drive’da 1-2 tur atıp oranın enerjisini hissetmeniz gerek.

Gün 7: Miami Beach

Çok fazla deniz tatili sevmediğim için aslına bakarsanız Miami Beach’te yapacak çok bir şey bulamadım. Etraftaki mekanlarda takılmak dışında o sıcakta pek fazla seçenek kalmıyor. Sırf okyanusta yüzdüm diyebilmek için Miami Beach sahillerine gidip kısa bir deniz sefası yaptım tabii.

Miami Beach’te haliyle kimse anıt, tarihi yer gezeyim kafasında değil ancak burada Yahudi soykırımına ithafen yapılmış çok güzel bir anıt bulunuyor. Bence bir uğrayın…

Holocaust Memorial - Miami Beach
Gün 8: Miami Beach – Daytona Beach

Aslında artık Atlanta’ya dönüş vakti, ancak 1.000 km uzakta olduğum için yolu ikiye böldüm. Daytona Beach’te tam bir dinlenme molası verdim diyebiliriz. Ayrıca Miami’de 40 derecenin altında hasta olmayı başardığım için bu ara bana çok iyi geldi.

Daytona Beach öyle fazla ilgi ve turist çeken bir şehir olmadığı için konaklama da Amerika’nın geneline göre çok uygundu, bu sebeple Amerika seyahati içindeki en lüks konaklamamı burada gerçekleştirdim. Ayıptır söylemesi kaldığım odanın manzarası şöyleydi;

Days Inn Oceonfront - Daytona Beach
Gün 9: Daytona Beach – Atlanta

Evet, bir kez daha en turistik şehre geri döndüm. Arabayı Atlanta’dan kiraladığım ve buraya bırakmak için ikinci kez uğradığım Atlanta bu sefer bir geçiş noktası oldu benim için.

Amerika Doğu Yakası – Part II

Gün 10: Atlanta – Washington DC

Artık kuzeye geçme vakti geldi. Atlanta’dan uçak ile 2 saat yolculuğun ardından Washington DC’ye geçtim. Uçak biletini millerim ile United Airlines’tan aldım. Washington DC A.B.D.’nin -Ankara’ya hiç benzemeyen başkenti ve tüm seyahatim boyunca gördüğüm en yaşanabilir, en güzel A.B.D. şehri.

Öğleden sonra Washington DC’nin o filmlerde hep gördüğümüz anıtlarını görmekle geçti.

Kısa bir not, Washington DC’de birkaç tane havaalanı var, uçuşunuzu seçerken Ronald Reagan’a denk getirmeniz şehir içine ulaşımınızda büyük fayda sağlayacaktır. Ben kalacağım hostel’e UBER ile ulaştım, evet A.B.D. gerçekten özgürlüklerin ülkesi ve burada insanlar UBER sürücüsü diye dayak yemiyor.

Amerika Doğu Yakası - Lincoln Memorial
Gün 11: Washington DC

Başkent yarım günde bitmiyor tabii. Sabah Capitol turu ve birkaç Smithsonian müzesini gezdikten sonra yürüyerek Georgetown kısmına geçtim, bir köprüden geçtim ve adeta sanki şehir değişti. Öyle bir renk, öyle bir mimari bir değişim ki Georgetown ilk girdiğim andan beni acayip etkiledi.

Olur da Washington DC’ye gider Georgetown’a uğramadan dönerseniz çok şey kaybedersiniz, benden demesi.

Georgetown - Washington DC
Gün 12: Washington DC – New York City

Artık başkentten ayrılmanın vakti ve belki de Amerika Doğu Yakası’nın en heyecan verici şehrini görme sırası geldi, New York City! Ulaşım için bu kez treni tercih ettim, DC’den yaklaşık dört saatlik bir tren yolculuğu sonrası New York’ta idim. Tren biletleri için Amtrak firmasının internet sitesini inceleyebilirsiniz.

Birçoklarının aksine New York’u o kadar da fazla sevmedim aslına bakarsanız, benim için çok sesli bir şehir. Ancak trenden inip o New York’a ilk ayak basış anındaki hisleri anlatmak gerçekten çok güç. Öyle ki; bir yere ilk defa gidiyorsunuz ancak ayak bastığınızda sanki orayı tanıyorsunuz. Hislerimi anlatırken arkadaşlarıma ’Sanki 30 sene önce kaybolan çocuğumu bulmuş gibi sevindim’ dedim. Gerçekten bu hissi sanırım ilk kez New York’a gittiğinizde hissedeceksiniz.

Bethesda Fountain - Central Park
Gün 13 – 16: New York City

Amerika Doğu Yakası’nın en heyecan verici şehri olduğu için haliyle en uzun zamanı da New York’a ayırdım. Ama yetmedi. New York’ta görülecek, yapılacak o kadar şey var ki… Her sabah bir plan yapıp hostel’den öyle çıksam da çoğu zaman planıma uyamadım ve spontane gelişti her şey. New York’ta bulunduğum toplam beş gün Manhattan adası dışına çıkmama çok fazla izin vermedi.

New York

Bu arada New York’ta özel bir yeme deneyimi için Bir New York’lunun Gizli Mutfağı, yapılacak aktiviteler için ise New York’un Yaşanacaklar Listesi yazılarımızı okuyabilirsiniz. Detaylı rehberimiz ise yakında…

Gün 17: New York City – İstanbul

Uçuşum akşam saatlerinde olduğu için bugünü de tamamen New York’u gezerek geçirdim. 17 günün sonunda ayrılacağım için biraz hüzün, deli gibi gezdiğim için baya bir yorgunluk, böyle bir tecrübe yaşadığım için ise inanılmaz mutlu hissediyordum. Until next time…

Brooklyn Bridge

…İstiklal Marşı ve Kapanış!

17 günlük Amerika Doğu Yakası macerası sonrası evdeydim. Sınırlı vakitten dolayı görmek istediğim ancak göremediğim birçok yer de oldu tabii. Bunlardan bazıları  Key West , Philedelphia, Chicago, Niagara Falls. Özellikle Part I güney kısmında Atlanta’ya uğramaz iseniz (ki büyük ihtimal uğramazsınız…) seyahatinize Miami’den başlayıp Key West’i programınıza rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Kuzeydeki diğer şehirlere gitmek için ise Part II kuzey kısmını biraz daha uzun tutmanız gerekebilir. Keyifli seyahatler…

Tags : A.B.D.AmerikaAmerika Birleşik DevletleriAmerika Birleşik Devletleri Gezilecek YerlerAmerika Doğu KıyısıAmerika Doğu YakasıAtlantaGeorgetowngezi bloguGezi RehberiMiamiMiami Beachnew yorkNew York CityOrlandoSavannahUniversal Islands of AdventureUniversal StudiosWashington DC
Gezen Kafa

The author Gezen Kafa

1 Yorum

Leave a Response

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.