Şehiriçi Ulaşımda Son Nokta: UBER
Yurtdışı seyahatlerinizi planlarken şehiriçi ulaşımlarını nasıl ayarlayacağınız sorusu aklınızı kurcalayabilir. ‘Bütçem sınırsız, her yere taksiyle giderim.’ demiyor ve bizim gibi belli bir bütçe dahilinde hareket ediyorsanız, kendinizi çoğu kez karmaşık toplu taşıma hatlarını anlamaya çalışırken bulabilirsiniz.
Aslında merkezi bir konumda konaklıyorsanız birçok Avrupa şehrini yürüyerek gezmeniz mümkün, ama coğrafya biraz büyüdüğünde veya artık yürümek çok zor gelmeye başladığında ulaşıma bir çare bulmak şart. İşte tam da bu konuda yardımımıza UBER yetişiyor.
Muhtemelen duymuşsunuzdur, UBER bir araç paylaşım uygulaması. Araç sahibi kullanıcılar uygulamaya sürücü olarak kaydoluyor ve bir araç havuzu oluşuyor. Siz ise uygulamaya kayıt olup yolcu olarak bulunduğunuz noktayı ve gitmek istediğiniz noktayı belirterek araç çağırıyorsunuz. Size yakın alandaki en uygun sürücü çağrınızı karşılıyor ve uygulama size ‘Şu plakada, bu model araç X dakika sonra geliyor’ diyor. Sürücü sizi aldıktan sonra belirtmiş olduğunuz yere bırakıyor ve oluşan ücret daha önceden uygulamaya kaydetmiş olduğunuz kredi kartınızdan alınıyor.
Bir düşününce insanın aklına ilk ‘korsan taksi’ kavramı geliyor, ancak UBER başarılı bir inovasyonla birlikte müşteri deneyimine odaklanarak bu kavramı yasal bir hale dönüştürüyor. Yasallık konusu biraz göreceli gerçi, dünya çapında 526 şehirde hizmet veren uygulamanın birçok ülkede yasallığı halen sorgulanmakta. Ancak A.B.D. ‘de bir hayli popüler ve sizi son derece rahat ettirecek bir uygulama. Tüm uygulama, kullanıcı deneyimi ve puanlamasına bağlı olduğu için de gelen araçlar genellikle çok temiz ve kaliteli oluyor. Sürücüler de bir o kadar dikkatli ve nazik. (Tabii bu yazdıklarım çoğunlukla A.B.D.’deki deneyimlerime dayalı…)
Gelelim en merak edilesi konu, yani ücretlendirmeye. Ücretlendirme, yolculuğunuzun süresine ve katedilen mesafeye göre hesaplanıyor. Yolculuğa başlamadan önce size bir ücret tahmini veriyor, bu tahminin genellikle tuttuğunu söyleyebilirim. Taksiye göre fiyatları oldukça uygun oluyor, hele 3-4 kişilik arkadaş grubu iseniz gideceğiniz yere göre toplu taşımadan bile daha ucuza çıkabilirsiniz. Ayrıca dinamik bir ücretlendirme sistemi var. Örneğin, New York ’ta iş çıkışı yoğun bi saatte çağırmaya kalkarsanız normale göre daha yüksek fiyatlarla karşılaşabilirsiniz. Bununla birlikte UBER Pool gibi farklı seçenekleri de var. Eğer zaman sıkıntınız yoksa UBER aracınızı farklı UBER kullanıcıları ile paylaşabiliyorsunuz. Araç bulunduğu konuma göre sırasıyla sizi, sonra başkasını, sonra da bir başkasını alıyor. Gideceğiniz yere göre bir rotalama yaparak sırasıyla bırakıyor. Bu uygulamayı seçtiğinizde toplu taşımadan bile daha karlı çıkma ihtimaliniz var.
Bu arada, UBER ülkemizde de mevcut ancak yasal sıkıntılardan dolayı ancak UBER XL diye bir hizmetleri bulunuyor. Mercedes Vito vs gibi büyük araçlar geliyor ve büyük 6 kişilik araçlar olduğu için ücretleri normal taksi seviyesinden daha yüksek seyrediyor. Uygulama bizde gerçek anlamda tam olarak kullanılsaydı taksicilerle ne olaylar yaşanırdı kim bilir.
Benim tavsiyem yurtdışına çıkmadan önce telefonunuza UBER’i yüklemeniz, yanınızda bulunmasında fayda var. Gün gelir, hayat kurtarır. Hayat kurtarmasa bile en azından hayatınızı kolaylaştıracağı kesin.
