close
Ama İyi YedikAvrupaFransaFransa

Paris Gezi Rehberi 2023 – Bir Daha Ne Zaman Gidiyoruz?

Hiç yalan söylemeden başlayayım. Seneler öncesinde yaptığım kısa bir Paris seyahatinde, trafikten dolayı dönüş uçağını kaçırmamdan dolayı yıllarca Paris’ten nefret ettim. Bir şehirle ilgili düşünceleriniz genel olarak sizin orada yaşadığınız tecrübelerden ibaret oluyor, benim ise ilk tecrübem bir hayli kötüydü.

Bu sene ise biri 4 diğeri 3 gün olmak üzere iki Paris seyahati yapma fırsatı buldum ve ikinci bir şans verdiğim bu şehir düşüncelerimi tam tersine çevirdi. Evet, Paris herkesin dediği gibi büyüleyici bir yer. Öyle masal diyarı, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu beklemeyin tabii. Şehir yer yer pis, yer yer sidik kokulu, bir yandan da Avrupa’da tekinsiz şehirler listesi yapılsa baş sıralara oynayacak bir yer. Ancak sokaklarında dolaşmak o kadar keyif veriyor ki olumsuz yanları pek de olumsuz gelmiyor. Seyahatinizden döndükten sonra acaba bir daha ne zaman giderim diye düşündürtüyor size. Ben de en son 24 Eylül 2023 tarihinde döndüğümden beri acaba bir sonraki sefer ne zaman diye düşünürken bir yandan dünyanın en turistik noktalarından biri olduğu için pek de bilinmedik bir yanı olmayan Paris’i biraz da Gezen Kafa gözünden anlatmak istedim size.

O zaman haydi, Paris Gezi Rehberi başlasın.

Havalimanından Ulaşım

Gezen Kafa formatında bir gezi rehberi yazmayalı bir hayli oldu, Paris Gezi Rehberi ‘ne başlamadan önce bir hayli paslanmış olabilirim. Ama formatımızın ilk başlığı her zaman havalimanından şehir merkezine ulaşım.

Paris’te birkaç farklı havalimanı bulunmakta. Şehrin ana havalimanı Charles de Gaulle havalimanı şehrin kuzeyinde kalıyor ve buraya ulaşım için en iyi seçenek RER B denilen trenler. Bu trenlere binerek merkezdeki Gare du Nord veya Chatelet Les Halles istasyonunda inerek otelinizin bulunduğu konuma göre metro aktarması yapabilirsiniz. RER B tren bileti 11,45 € ve tren istasyonunda perona girmeden önceki makinelerden biletlerinizi alabilirsiniz.

Diğer bir havalimanı ise Orly. Burası şehrin güneyinde bulunuyor. Buradan Orlybus ile şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Orlybus güncel fiyatları 16,20 €. Bir diğer seçenek ise Orlyval + RER B. Antony istasyonunda aktarma yaparak 45 dakika içerisinde Chatelet Les Halles istasyonuna ulaşabilirsiniz, bu seçeneğin maliyeti ise 14,10 €.

Eğer Avrupa içi Ryanair gibi ucuz uçuş firmaları ile Paris’e seyahat ediyorsanız şimdiden geçmiş olsun, Paris’in 90 km kuzeyinde aslında Paris olmayan ancak Paris’e nispeten yakın olması ile Paris diye bilet satılan Beauvais adlı bir kasabada küçük bir havalimanına ineceksiniz. Buradan şehir merkezi için tek seçenek shuttle bus’lar. Ücret 16,90 €

Konaklama Şeysi

Paris büyük bir şehir ve dünyanın turistik olarak en önemli şehirlerinden biri olması sebebiyle bir hayli de pahalı. Bu pahalılık konaklama fiyatlarını da etkilemiş durumda. Diğer Avrupa ülkelerine göre konaklama fiyatları %50 hatta %100 daha yüksek genel olarak. Eğer merkezi bir noktada öyle lüks değil de ortalama standartlarda bir yerlerde konaklamak istiyorsanız gecelik minimum 250-300 €’ları gözden çıkarmanız gerekmekte. Ancak şehirde çok gelişmiş bir metro ağı olduğu için konaklamanızı herhangi bir metro istasyonuna yakın olacak bir şekilde biraz daha merkezden dışarıda ayarlayabilirsiniz. Merkezdeki 250-300 €’luk gecelik otel fiyatları merkezden uzaklaştıkça 100 €’lara kadar düşüyor.

Bizim son konakladığımız yer Opera bölgesinde idi ve konumundan da otelin kendisinden de bir hayli memnun kaldık. Kesinlikle önerebileceğimiz bir konaklama seçeneği olarak 1er Etage Opera tesisini incelemek için buraya bir tık.

Konaklama için küçük bir not daha; Paris’in kuzeyleri genel olarak daha tekinsiz olarak biliniyor. Hoş bizim kaldığımız Opera bölgesi de nispeten hafif kuzey sayılır ancak güvenlikle ilgili hiçbir sorun yaşamadık. Ancak yine de güvenlik açısından bir endişeniz var ise konaklamanızı merkezin güney taraflarında ayarlamak isteyebilirsiniz.

Döviz Olayları

Bir Avrupa Birliği ülkesi olarak Fransa’da para birimi €. Bu sebeple döviz konusunu gitmeden önce rahatlıkla halledebilirsiniz. Neredeyse her yerde kart geçtiğini de hatırlatayım.

Bütçe Mevzuları

Konaklama kısmında da belirttik ancak tekrar söylemek gerekirse; Paris pahalı bir yer. O nedenle klasik bir Güney Avrupa, Orta Avrupa ülkesi seyahatlerine göre bütçeniz bir hayli artacak. Tabii yapacağınız şeylere göre bütçe mevzusu tamamen bireysel bir konu olsa da fikir vermesi açısından birkaç örnek paylaşayım.

  • Metro & Toplu Ulaşım: 2,10 € tekli bilet
  • Müzeler: Genellikle 15-20 € arasında
  • Kahvaltı: Kruvasan kahve gibi kahvaltıyı geçiştirmece yaparsanız 5-6 €’ya çıkarsınız.
  • Restoranda yemek: Başlangıçlar genel olarak içeriğine göre 6-10 € arasında değişirken ana yemekler ortalama bir restoranda 15-20 € gibi. Bira gibi içecekler 7-8 €, kokteyl tarzı ise 12-14 € arasında. Tabii yiyeceğiniz yemeğe göre fiyatlar daha ucuz veya daha pahalı da olabilir.
  • Güzel bir kahvecide kahve 5-7 €

Gelelim işin bütçe dostu yanına. Eğer öyle hep en azından ortalama üstü restoranlara gideyim, şurada yiyeyim burada yiyeyim gibi bir hedefiniz yoksa bazı öğünlerinizi gerçekten uyguna da geçirebilirsiniz. Büyük bir şehir olmasının en büyük artısı her türlü bütçeye göre seçeneklerin de bir hayli bol olması. Özellikle havanın izin verdiği dönemlerde marketten 5 € civarına karnınızı gayet doyurabilecek paketli hazır yiyecekler alıp Eyfel Kulesinin önündeki çimlerde piknik yaparak yemek Paris’te yapabileceğiniz en güzel aktivitelerden biri olacaktır.

Kaç Gün İdeal

Bu soruya Paris için cevap vermek bir hayli zor. İdeal süre sizin yapmak istediklerinize ve planlarınıza göre bir hayli değişken olacaktır ancak temel yerleri görebilmek ve birkaç müzeye gidebilmek için bence minimum 4 gece 5 gün gibi bir süreye ihtiyacınız olacaktır. Ama örneğin, Louvre Müzesi’ni baştan sona detaylı bir şekilde gezmek istiyorum derseniz tek başına ona bile 1 hafta yetmeyebilir. O yüzden planınızı çok da kısa tutmamakta ve çok sıkıştırmamakta fayda var.

Nereleri Görmeli, Neler Yapmalı?

Paris Gezi Rehberi – Gezilecek Görülecek Yerler

Aslında Paris Gezi Rehberi’mizin bu kısmında çok da bilinmeyen bir şey olmayacak. Yani hiç seyahatle alakası olmayan biri bile bu yerlerin birçoğunu duymuştur diye tahmin ediyorum, çünkü burası Paris. Ancak tabii hiç bahsetmeden geçmek de olmaz. O zaman en belirgin olanından başlayalım.

Eyfel Kulesi

Kimilerine göre bir metal yığını da olsa Eyfel’in kendine has bir cazibesi var. Şöyle ki; baktıkça bakasınız geliyor. Şehrin farklı noktalarından nasıl gözüküyor acaba diyerek bir noktada Eyfel’i en güzel görebileceğiniz noktaların keşfine çıkıyorsunuz. Sadece bu keşif bile yarım gün alacaktır.

Eyfel Kulesi’ne kadar gitmişken kulenin tepesine de çıkmak isteyebilirsiniz, bence pek gerek yok ancak böyle bir hedefiniz var ise biletlerinizi aylar öncesinden almanızı öneririm. Bilet fiyatları ve bilet almak için şuraya bir tık.

Arc de Triomphe

Gene bariz bir turistik nokta olan Paris’in meşhur simgelerinden Zafer Takı, Paris’te gezilecek görülecek yerler listesinin başında bulunuyor. “Tüm yollar Paris’e çıkar.” Lafındaki yolların çıktığı nokta olarak bilinen büyük bir kavşağın ortasında bulunan Zafer Takı, aslında Napolyon’un Fransız askerlerinin savaşta kazanılan zafer sonrası şehre girerken altından geçmesi için yapılmış. Ancak ne ironiktir ki askerler hiçbir zaman bu takın altından geçememiş.

Günümüzde Paris’in en turistik noktalarından biri ve dilerseniz buranın tepesine de çıkabiliyorsunuz. Ancak bir hayli fiziksel güç isteyen bir aktivite olduğunu belirtmek isterim, tepeye çıkmak için 284 basamak merdivene katlanmak durumundasınız. Detaylı bilgi için şuraya bir tık.

Champs-Élysées

Champs-Élysées, bizlerin Şanzelize olarak bildiği Paris’in en ünlü ve lüks dükkanlarının bulunduğu geniş ve uzunca bir cadde. Bir ucu Arc de Triomphe’a diğer ucu ise Place de la Concorde’a bakmakta. Çok da bir esprisi yok ama bir arkadaşa bakıp çıkar misali turlamakta fayda var.

Jardin des Tuileries

Tuileries Sarayı’nın bahçesi olarak dizayn edilmiş bu park, Fransız devriminden sonra halka açık bir park haline dönüştürülmüş. Şehrin içinde ferahlamak, turlarken hafif bir dinlenmek için ideal bir nokta.

Louvre Müzesi

Paris’in müzelerini detaylı yazmaya kalksak bu yazı sanırım sayfalarca daha uzar, aynı şekilde Paris’in tüm müzelerini detaylı gezmeye kalkarsanız seyahatiniz de haftalarca sürebilir. Louvre Müzesi, Paris’in belki de dünyanın en bilindik müzelerinden biri. Ayrıca en büyük. Şöyle ki müzede hiçbir esere bakmayıp tüm koridorlarını gezdiğinizi düşünürsek tüm müzeyi yürümeniz için gereken süre bile 5 saat. Genel olarak Louvre için önerilen gitmeden önce araştırma yapıp görülmek istenen eserler not edilerek ona göre bir gezi planı çıkarılması. Gittiğinizde ünlü eserlerin yerlerini gösteren bir broşür de oluyor, onu alarak ona göre bir gezi planı yapabilirsiniz, ama önerim komple gezmeyi aklınızdan çıkarın. Biletler için tık tık.

Notre Dame de Paris

2019 yılında yaşanan yangın sonrası büyük bir zarar gören Notre Dame Katedrali, bu süreden beri halen restorasyon çalışmaları yüzünden kapalı olsa da Paris’in en ikonik noktalarından biri olmaya devam ediyor. Her ne kadar içine giremeseniz de, yapım çalışmaları nedeniyle çevresinde önemli bir alan kapalı olsa da Paris’e gitmişken dışarıdan görülmesi bile güzelliğini anlamaya yeter. En son bilgilere göre 2024 yılı Paris olimpiyatlarına göre restorasyon çalışmalarının tamamlanması ve tekrardan ziyarete açılması bekleniyor.

Musée d’Orsay

Paris’teki müzeler içerisinde Louvre’dan sonra en önemlilerinden biri olan Musée d’Orsay aynı zamanda Paris’teki en güzel müzelerden biri. Eski bir tren garının dönüştürülmesi ile birlikte oluşturulan müze birçok önemli eseri içerisinde barındırıyor. Gezmesi Louvre’a göre çok daha kolay ancak içeriği bir o kadar zengin olan Musée d’Orsay, eğer Paris’te tek müze gezme şansınız varsa işte o bu diyebileceğim bir müze. Ek bir not, müze Perşembe günleri 21:45’e kadar açık kalıyor ve 18:00’den sonra biletler normale göre bir tık daha ucuz oluyor. Biletler ve detaylı bilgi için şuraya alalım.

Le Jardin du Luxembourg

Paris’teki ferahlama noktalarından bir başkası olan Lüksemburg Bahçeleri, Paris’in en güzel parklarından. Lüksemburg Sarayı’nın bahçesi olarak yapılan bu bölge günümüzde gene halka açık bir park olarak kullanılıyor.

Panthéon

Lüksemburg Bahçeleri ‘ne yakın bir konumda bulunan Panthéon, ön cephesindeki sütunları ile birlikte Roma ’daki Pantheon esinlenmiş yapısı ile bir kilise olarak inşa edilse de günümüzde bir anıt mezar halini almıştır. Paris’te hafif bir tepe üzerine inşa edilmiş bir yapı olduğundan şehre hakim bir manzarası bulunmaktadır.

Pont Alexandre III

Paris’in ortasından geçen Sen Nehri’nin iki yakasını birleştiren birçok köprüden biri olan Alexandre III köprüsünü diğerlerinden ayıran şeyi köprüyü görünce direk anlayabiliyorsunuz. Üzerindeki heykellerle birlikte tarihi anıt olarak kabul edilen köprü günümüzün en uğrak turistik noktalarından biri.

The Basilica of Sacré-Cœur de Montmartre

Listemizde son olarak, Montmarte bölgesinin tepesinde bulunan ve Sen Nehri’nden 200 metre yüksek konumu ile Paris’in en yüksek konumunda Sacré-Cœur Bazilikası yer almakta. Görselliği ile kendisine hayran bırakan bu bazilikaya giriş ücretsiz olsa da bazilikanın kubbesine çıkmak isterseniz belirli bir ücret ödemeniz gerekiyor.

..ve diğerleri…

Paris’te gezilecek görülecek yerler say say bitmez. Ancak bu yazıyı da bir noktada belli bir uzunlukta tutmamız gerektiğinden biz aklımıza ilk gelen yerleri sıraladık. Sen Nehri’nde yapılacak bir nehir turu, Eyfel’i en güzel şekilde izleyebileceğiniz Champ de Mars ve Trocadéro Meydanı, Şanzelize Caddesi ile Tuileries Bahçeleri’ni birleştiren Concorde Meydanı, Palais Garnier ve eğer vaktiniz yeterli ise yarım gününüzden biraz fazlasını alacak Versay Sarayı listenize eklenecek noktalardan birkaçı.

Müze konusuna gelirsek yazıda sadece iki müzeden bahsetmiş olsak da ilgilileri için Paris tam bir müze cenneti. Rodin Müzesi, Dali Müzesi, Pompidou Center, Orangerie Müzesi ve Picasso Müzesi bunlardan birkaçı. Seyahat sürenize ve ilgi alanınıza göre bunları da planınıza eklemek isteyebilirsiniz.

Yeme İçme Meselesi

Gelelim son ancak bir o kadar da önemli bölüme. Fransız yemekleri diye araştırınca geleneksel yemeklerde böyle salyangoz, kurbağa bacağı gibi garip şeyler çıkabilir karşınıza. Her ne kadar yeni şeyleri deneyimleyip yemeyi sevsem de benim de bazı sınırlarım olduğu için Paris seyahatimde hiç fanteziye kaçmadan birkaç nokta atışı ile güzel şeyler deneyimledim. Dünyanın en büyük şehirlerinden birinde olmanın bir artısı da isteyebileceğiniz her türlü şeyin en iyilerini bulabiliyor olmanız, o nedenle benim tercihlerim o kadar geleneksel olmasa da bir hayli lezzetli seçenekler oldu. Hadi o zaman, yeme içme meselesine geçelim.

Le Relais de l’Entrecôte

Biraz turistik bir nokta ile başlamış bulundum, ancak bir o kadar da lezzetli. Burada öyle bir seçim yapabileceğiniz bir menü bulunmuyor. Tek bir ürün var, güzelce pişmiş bir et. Popülerliği dolayısı ile önünde her daim sıra bekleyeceğiniz bir yer olsa da yeterince vaktiniz var ise bir kere deneyimlemeniz gerektiğini düşünüyorum. Girdiğinizde size etinizin nasıl pişmesini istediğinizi ve içecek tercihinizi soruyorlar. Tabağınızda güzelce pişmiş soslu bir et ve bolca patates geliyor, tam bitmeye yakın garson tekrardan geliyor ve hooop ikinci kez doluyor tabak. Lezzetli ve doyurucu bir seçenek.

Pizzeria Popolare

Paris’e gelip pizza mı yedin diye sormayın, zaten yiyemedim. Gittiğimiz gün pizza fırınında bir sorun bulunması nedeniyle pizza yapamıyorlardı, bu nedenle diğer seçeneklere yönelmek zorunda kaldık. Burası Paris genelinde bir sürü restoranı bulunan Big Mamma grubunun restoranlarından bir tanesi ve gitmek istiyorsanız öncesinden bir rezervasyon şart. Big Mamma grubunun tüm restoranları neredeyse aynı menü, bazı restoranlar daha popüler ve şekilli olduğu için rezervasyonları haftalar öncesinden doluyor. Her ne kadar pizzasını deneyemesek de yediğimiz tüm yemekler ve kokteyller çok iyiydi, ayrıca mekan da ayrı güzel. Önerilir.

Peppe Pizzeria

Gene mi pizzacı derseniz ilk denememizde restorandaki bir sıkıntıdan dolayı pizza yiyemediğimiz ve canımız gerçekten güzel bir pizza çektiği için araştırmalarımız bizi buraya yönlendirdi. Napoliten pizza konusunda Paris’in başarılı temsilcilerinden biri olarak Peppe Pizzeria bizi yeterince mutlu etti.

MELT

Son dönemde ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan “tütsülenmiş et” diyebileceğimiz tarzda etler yapan MELT, Paris’te bu işin en iyilerinden. Orijin olarak Amerika tarzı olarak geçen bu pişirme yöntemi etin ateşe direk temas etmeden dumanla yavaş yavaş (9-10 saat) pişirilmesi ile yapılıyor. Benim çok sevdiğim bir yöntem olduğu için genel olarak gittiğim her yerde bir Smokehouse arıyorum, burası da Paris’in en iyilerinden, hatta şu ana kadar yediğim en iyilerinden.

Homer Lobster

Her ne kadar tütsülenmiş ete olan hayranlığımı dile getirdi isem Paris’te tek bir öğün seçecek olsam bu kesinlikle Homer Lobster olurdu. Bu listenin, hatta birçok şehrin yeme içme listesinin lezzet sıralamasında en başa oturacak Homer Lobster, tek bir ürünü Lobster Roll sandviçleri ile meşhur. Genel olarak Lobster Roll’un da anavatanı Amerika olsa da burası dünyanın en iyi Lobster Roll’lerini yaptığını aldığı ödüllerle tescillemiş. Lobster Roll’un dilimizde tam olarak bir karşılığı olmasa da ıstakozlu sandviç desek yanlış olmaz. Aslında tam bir ayak üstü atıştırmalık veya sokak lezzeti olarak ifade edebileceğimiz bu sandviç, ıstakozun pahalı bir şey olması nedeniyle biraz lüks bir atıştırmalık. Her gidişte en az bir defa uğranır. Paris’e bir daha ne zaman gidiyoruz sorusunu sormama neden olan yiyecek, o derece.

Janet by Homer

Homer Lobster markasından çıkan farklı bir konsept olan Janet by Homer, güzel sandviçler bulabileceğiniz bir başka mekan. Burada gene tütsülenerek pişmiş etler güzel bir şekilde harmanlanarak efsane sandviçlere dönüşüyor, bize de denemek kalıyor.

Pierre Herme

Paris’te pastane kültürünü anlatmaya kalksak onlarca araştırma yaptıktan sonra sayfalarca yazı yazmak gerekir. Ancak özetle, Paris’in pastane kültürünü tek bir yerde görmek gerekirse burası kesinlikle Pierre Herme olabilir. Makaron benim için genel olarak “Yani makaron işte, ne kadar güzel olabilir ki?” şeklinde bir tatlı iken buradakilerle tanışınca beni benden alan bir tatlıya dönüştü. Yani evet, dışı hala nispeten ne kadar güzel olabilir ki modunda ama içindeki aromalar gerçekten büyüleyici. Tabii sadece makaron değil, bir sürü güzel tatlı ve dondurma da bulunuyor burada. Şehir genelinde birkaç şubesi mevcut, hangisine yakınsanız deneyin, denettirin derim.

La Caféothèque de Paris

Her ne kadar Paris büyük şehir, her şeyi bulabilirsiniz dedi isem en başta kahveci konusunda özellikle nitelikli kahve konusunda seçenekleriniz bir hayli kısıtlı. Evet, her yer ünlü Paris cafe’leri ile dolu ancak buralar standart kalitede kahve sunuyorlar. Caféothèque ise kahve konusunu Paris içerisinde en ciddiye alanlardan. Labirent gibi bir iç alan ve kısıtlı olsa da ferah bir dış oturma ortamı bulunan Caféothèque‘te Paris’te içebileceğiniz en güzel kahve seçeneklerini bulabilir, eğer seviyorsanız çekirdek kahve alarak evinize de getirebilirsiniz.

Bir Daha Ne Zaman Gidiyoruz?

Eğrisi doğrusu ile ve tabii ki kendi tecrübelerimiz ile Paris’i biraz olsun aktarmaya çalıştım. Paris güzel, öyle harikalar dünyası değil belki ama kesinlikle kendine hayran bırakacak ve acaba bir daha buraları ne zaman görürüm diye kendinize sormanızı sağlayan bir yer.

O zaman, bir daha ne zaman gidiyoruz?

Tags : fransa parisParisParis gezi rehberiparis gezilecek yerlerparis gezisiparis tur rehberiparis yapılacak şeylerparis yeme rehberiparis'te ne yenir
Gezen Kafa

The author Gezen Kafa

Leave a Response

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.