close

İsveç

Avrupaİsveç

Kuzey Işıklarını Nasıl Göremedik: Abisko

Kuzey Işıkları bilimsel adıyla Aurora Borealis, gezmeye başladığımdan beri en çok görmek istediğim doğa olaylarının başında gelmekteydi. Nihayet bu hayalimi gerçekleştirmek için geçen sene ortalarında bir adım atmış, oralara kadar tek başıma gitmek zor geldiği için My Escape To Nature sitesinden Londra temelli bir tura katılma kararı almıştım. Turun odağında Lonely Planet‘in kuzey ışıklarının en iyi gözlemleneceği yerlerden bir olarak seçtiği olan Abisko vardı. Ancak Abisko o şansı bize sunmadı ve bu macera maalesef kuzey ışıkları adına pek olumlu geçmese de eşsiz bir doğal güzellik gözlemleme şansı verdi.

My Escape To Nature

Öncelikle kısa bir My Escape To Nature’ı anlatmakla başlayayım. My Escape To Nature, Londra’da yaşayan bir Türk gezgin olan Naim Özgür’ün sitesi. Şu ana kadar 100’den fazla ülke deneyimleme şansı olan Naim, sitesi üzerinden arada sırada turlar düzenleyerek deneyimlerini insanlarla paylaşmaya başlamış. Her ne kadar tur olayına biraz karşı olsam da bu deneyim pek de tur gibi olmadığı için geçen sene Naim’le iletişime geçerek katılmaya karar vermiştim. Ekibimiz Naim ile birlikte toplam 6 kişiden oluşuyordu.

Naim, Türk katılımcıların fazlalığını düşünerek Türk ekibini bir arada toplamış. En nihayetinde 4’ü Londra’da, 2’si İstanbul’da yaşayan 6 Türk olarak seyahatimizi gerçekleştirdik. En başından sonuna kadar sanki bir arkadaş grubumla geziyormuş hissiyatında bir seyahat geçirdiğim için son yıllardaki en keyifli seyahatlerimden biri oldu. Kaldığımız hostelde yemeklerimizi kendimiz pişirdik, sohbet ettik, gün içerisinde minik ama bir o kadar güzel bir doğa harikası olan Abisko’yu turladık. Tek bir şanssızlık dışında her şey güzeldi; gezinin gerçek amacı olan kuzey ışıkları.

Abisko

Abisko, İsveç’in en kuzeyinde bulunan Kiruna şehrine bağlı küçük bir kasaba. Ulaşmak için en ideal yol, Kiruna merkezinde bulunan havalimanına uçarak oradan araba kiralamak veya daha önceden kalacağınız yer ile iletişime geçerek transfer ayarlamak. Çünkü Abisko, şehir merkezinden yaklaşık 100 kilometre kuzeyde bulunuyor. Bizim transferimiz daha önceden ayarlanmış olduğu için bu konuda pek sıkıntı yaşamadık.

Abisko’da hostelden dağ evine, otellerden özel evlere birçok konaklama seçeneği bulunuyor. Kendi başınıza gidiyorsanız konaklama seçenekleri için şuraya bir tık.

Kiruna’da uçak inerken nispeten parçalı bulutlu olan hava Abisko’ya yaklaştıkça bulutlu bir hal aldı. Biz ilk ‘acaba göremeyecek miyiz?’ kaygımızı o an yaşasak da hava tahminleri iki gün sonra bulutların dağılacağını gösteriyordu. Umutlarımızı hemen yitirmedik, hatta o akşam hava bulutlu olsa da belki küçük bir aralık buluruz da ufak da olsa görürüz diyerekten bir ışık arama turuna geçtik. Ancak ilk gün ilk başarısızlık diyerek geri döndük.

Kuzey Işıklarını Göremeyenlerde Bugün

İlk günkü başarısızlıktan sonra hepimiz bir metoroloji uzmanı olduk. Telefonda uygulamalar, hem hava durumunu hem bulutları hem de kuzey ışıklarının aktivite tahminlerini inceledik. İlk günlerde hava üçüncü gün açacak gibi duruyordu, aslında üçüncü gün gerçekten biraz açıldı da. Ama yanlış saatte. Gündüz açılan hava meğersem hep o yıllardır geyiğini yaptığımız ‘güneş kar topluyor‘ lafını simgeliyormuş. Çünkü üçüncü günün akşamına doğru başlayan kar dördüncü gün gece 02:00’ye kadar neredreyse aralıksız devam etti. Oradaki son gecemiz yani dördüncü gece saat gece 03:00 gibi iki yıldız görmeyi başarsak da maalesef hava açılmakta biraz geç kalmıştı, en azından bizim için.

Yanlış ışıklar.

Ertesi gün Abisko’dan dönüş günümüzdü ve dağılan bulutların ardından çıkan güneş sanki bizle dalga geçer gibi her yeri aydınlatıyordu. En acısı da Stockholm’e döndüğümüzde Abisko’da bulunan canlı kameralara telefondan baktığımızda havada yeşil dalgaların dansını görmek oldu. Kuzey ışıklarını görme şansımız bu seferlik bir günle kaçmıştı.

Abisko’dan dönüş günü sabahı

Abisko’da Kış Yaşamı

Abisko’da birçok kış aktivitesi deneyimlemek mümkün. Kasaba olabildiğince küçük ve gezecek yerleri bir günde bitecek olsa da hiç sıkılmadan rahatlıkla bir hafta geçirebilirsiniz. Bizim programımız her gün için benzer bir ritimde ilerledi. Sabah kalkınca hostelin mutfağında hazırlanan kahvaltı, sonrasında donmuş göle veya Abisko National Park’ın derinliklerine doğru yürüyüş, öğlen dinlenmek için hostel’e geri dönüş, öğleden sonra bir aktivite ve akşamları ise kuzey ışıkları avı.

Abisko’da kaldığımız sürece orada bulunan süpermarketten alış veriş yaparak kahvaltımızı ve akşam yemeklerimizi kendimiz hazırladık. Bunun sayesinde İsveç gibi pahalı bir İskandinav ülkesinde 4 günlük yeme içme masrafımızı 20 EUR civarında tutmayı başarabildik. Sadece bir akşam yemeğini lokal lezzetleri deneyimlemek için bir restoranda geçirdik. Abisko’da fazla restoran bulunmuyor, sadece 1-2 otelin kendi içinde restoranları mevcut ve akşam yemeğe gidecekseniz gündüzden bir uğrayıp rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.

Aslında özünde balık

Abisko Hava Durumu

Abisko’ya kuzey ışıklarını görmek için gidecekseniz büyük ihtimalle bizim gibi kış döneminde gideceksinizdir. Kuzey kutup dairesinde kış şartları bizim buralardaki gibi pek ılımlı değil haliyle. O nedenle katlarca giyinmek, içlik, polar, eldiven, termal çorap, bere ve kalın bir mont gibi giyecekler çok önemli. Eğer uygun kıyafetleriniz yoksa outdoor giyim için seyahate ayırdığınız bütçeye yakın bir bütçe ayırmanız gerekebilir. Konaklayacağınız yerlerin kışa uygun kıyafet kiralama (veya konaklama ile ücretsiz kullanma) imkanları da sunduklarını belirteyim.

Biz gittiğimizde sıcaklık -10 ile -20 arasında değişiyordu. Telefonda en düşük sıcaklık olarak -26’yı gördüm.

Abisko Aktiviteleri

Yukarıda da belirttiğim gibi Abisko’da bir hafta kalsanız bile yapabilecek birçok aktivite mevcut. Kış dönemi neredeyse her yer tamamen dolu olduğu için aktivitelere önceden rezervasyon yaptırmanız gerekebiliyor. (Özellikle Dog Sledding) Bu aktivitelerin hepsinin de Türkiye şartlarında geçinen bizler için çok pahalı olduğunu söyleyebilirim. Ancak buralara kadar gitmişken, özellikle istediğiniz bir aktivite varsa bütçenizi ona göre ayarlamanızı öneririm. Benim tek amacım kuzey ışıkları olduğu için bu sefer hiçbirine katılmadım ancak bir daha gittiğimde (ki ışıkları görene kadar her sene gitmeyi planlıyorum) birkaçını deneyimlemeyi düşünüyorum.

Abisko

Abisko’daki aktiviteleri kısaca özetlemek gerekirse;

Dog Sledding

Hep o filmlerde gördüğümüz, Sibirya Kurtlarının çektiği kızaklar olur ya. İşte Dog Sledding o. Bir kızağın üzerinde oturarak rehber eşliğinde hazırlık süresi ile birlikte Abisko National Park’ın derinliklerine Sibirya Kurtları önderliğinde gittiğiniz iki saatlik bir tur. Abisko genelinde birçok tesis düzenliyor, ortalama fiyatı 1600 SEK. Düz bir hesaplama ile 160 EUR.

Abisko Dog Sledding

Snowmobile Trip

Karla yaşamaya alışan insanlar için snowmobile bir araba gibi kullanılıyor buralarda. Dışarıdan gelen insanlar için ilgi çekici bir aktivite. Gene yaklaşık 2 saat süren bu turun ücreti de ortalama 1600 SEK civarlarında.

Ice Climbing

Donmuş buzlara tırmandığınız bu aktivite turistler için başlangıç seviyesinde bir yere tırmanmakla geçiyor. Abisko’daki aktiviteler arasında nispeten ucuz kalan bu aktivitenin fiyatı ortalama 800 SEK.

Abisko Ice Climbing

Ice Hotel

Kiruna havalimanı yakınlarında 15 km uzaklıkta bulunan Ice Hotel, dünyanın en eski buz oteli olma ünvanına sahip. O nedenle diğerlerinden biraz ayrışıyor. Abisko’da kaldığınız sürede 1350 SEK karşılığında gidiş dönüş ulaşım ve Ice Hotel girişini içeren yarım günlük turlar ile ziyaret edebilirsiniz. Eğer kendi ulaşım imkanınız var ise Ice Hotel’e direk giderek 349 SEK’e bilet alıp giriş yapabilirsiniz.

Ice Fishing

Donmuş gölde delikler açarak bir matın üzerine yatıp balık tutma macerası ilginizi çekiyor ise değişik bir aktivite olabilir. Fiyatı 800 SEK civarında.

Abisko Ice Fishing

Narvik Gezisi

Abisko, İsveç’in kuzeyinde Norveç sınırına yakın bir yerde yer alıyor. Norveç’in kuzeydeki güzel yerleşim yerlerinden biri olan Narvik ise 100 km uzağında. Oralara kadar gitmişken bir ülke daha görmek, kısa da olsa Norveç’in fiyortları ile bir tanışma seansı yapmak güzel bir seçenek. Abisko’dan Narvik’e gitmek için çeşitli seçenekleriniz mevcut. Narvik’e kaldığınız yerlerden 1350 SEK karşılığında turla gidebileceğiniz gibi Narvik’e trenle ulaşabilir veya araba kiralayarak gidebilirsiniz. Biz önce tren tercih etmiştik ancak sonradan çok şanslı bir ekip olduğumuzdan dolayı kar yüzünden tren iptal olduğu için son dakika araba kiralayarak gittik.

Abisko veya kuzey kutup dairesi içerisinde bulunan ve Lapland olarak adlandırılan bölgede geçirilecek bir hafta herkesin hayatında en azından bir kere yaşaması gereken bir tecrübe. Kuzey ışıklarını görememek içimde ukde kaldığı için ben şimdiden gelecek Lapland seyahatimi planlamaya başladım. Peki ya siz?

Abisko’ya giderken İsveç’in başkenti Stockholm’de vakit geçerecekseniz Stockholm ile ilgili yazılarımızı da okumanızı öneririz:

Daha Fazla
İsveç

-15°C Hissettiren 0°C | Stockholm Gezi Rehberi

Nedendir bilinmez İskandinav ülkeleri benim için her zaman ilgi çekici olmuştur. Her seferinde çok gitmek istediğim, hatta dönem dönem yaşama hayallerine girdiğim yerler İskandinav ülkeleri. Buna rağmen geçtiğimiz günlere kadar İskandinavya’ya en yaklaştığım an Amsterdam seyahatimdi. Ama en sonunda geçtiğimiz hafta sonu üç günlük bir Stockholm gezisi yaptım. Aslında Travel Bakery, geçtiğimiz aylarda Stockholm hakkında deneyimlerini yazmıştı. Özellikle Stockholm’de yeme içme konusunu ayrı merak edenleriniz için Travel Bakery’nin Stockholm’ün Şarkısı yazısını okumanızı öneririm. Bu yazı ise daha çok Stockholm 101 dersi niteliğinde; bütçe, konaklama, gezilecek yerlere odaklanacağımız tam bir Stockholm Gezi Rehberi olacak.

Stockholm şehrine bir şubat günü gitmek tam da başlıktaki hisleri yaşattı bana. Uyandığımızda ‘Aaa, ne güzel güneşli bugün’ dediğimiz ancak hava durumuna bakınca o güneşin kendine bile faydasının dokunmadığını anladığımız, derece olarak sıcaklık ne yazarsa yazsın hissedilenin her seferinde -10 civarlarında olması gibi engeller bizi yıldırmadı. Üstelik soğuğa adeta meydan okur gibi (veya manyaklık diyebilirsiniz) tüm şehri yürüyerek gezdik, şehrin gidilebilecek en uzak bölgelerinden biri Ericsson Globe’a bile  yürüdük.

Onca soğuğa, havanın saat 16:00 gibi kararmasına rağmen neden mi tercihimiz Stockholm oldu? Çok net konuşayım; uçak biletleri. 160 TL’ye ülke içinde Adana’ya otobüsle gidip gelmek bile zor iken biz Stockholm’e gidiş dönüş uçak bileti bulunca bu fırsatı es geçemedik. Böylece İskandinav ülkesine gitme hayalimi gerçekleştirmiş oldum. Ek olarak belirtmeden geçemeyeceğim, Stockholm kar yağınca bir başka güzel oluyor. Biz şansımıza hem karsız hem karlı halini görme fırsatını yaşadık.

Uzunca bir giriş paragrafından sonra gelelim Stockholm Gezi Rehberi’mize…

Havalimanından Ulaşım

Uçaktan indik ve artık tam anlamıyla medeniyetin beşiğindeyiz. Hani o ‘Avrupa çok medeni yeaaa’ lafları var ya, öyle bir medenilik değil bu. Herhangi bir Avrupa ülkesinin bile katlarca üst seviyesinden bahsediyoruz.

Havalimanından ayrılmak için en ekonomik çözüm Flygbussarna adlı bir firmanın otobüs seferleri. Arlanda Havalimanından şehir merkezine yolculuğunuz yaklaşık 45 dk sürüyor ve gidiş dönüş 198 SEK, yani yaklaşık 20€ civarına mal oluyor. Evet, maalesef en ucuz çözüm bile 20 € civarı.

Eğer zamandan tasarruf sağlamak istiyorsanız Arlanda Express trenleri ile ulaşım sağlayabilirsiniz, bu tren sadece 20 dakikada şehir merkezine ulaşıyor ancak gidiş dönüşünüz 540 SEK’e mal oluyor. Biletinizi  önceden alırsanız çeşitli indirimler kazanabilirsiniz ancak gene de otobüse göre pahalı bir seçenek. 30 gün önceden alırsanız 392 SEK veya 90 gün öncesinden alırsanız 308 SEK’e mal oluyor. Ek olarak çocuk ve gençler için 25 yaşına kadar indirimli bilet 300 SEK.




Para mı zaman mı kararını verdikten sonra seçiminizi yaparak gitmeden önce biletinizi almanızda fayda var, son dakika havalimanından alırsanız ücretlerde farklılıklar olabiliyor. Açıkçası otobüs de çok uzun sürmediği ve trafik gibi bir dert olmadığı için biz otobüsü tercih ettik. Daha önceden telefonunuza kaydettiğiniz QR kodu okutarak içerisinde WiFi da bulunan otobüslere direk binip şehre rahatlıkla ulaşıyorsunuz.

Konaklama Şeysi

Aslında merkezde hangi bölgede konaklarsanız konaklayın çok uzaklaşmayacağınız için bu seçim tamamen size kalmış. Norrmalm, Östermalm, Gamla Stan ve Södermalm bölgeleri konaklamak için ideal. Gamla Stan buranın Old Town’ı, yani en turistik yeri olduğu için bu bölgede konaklamayı tercih ederseniz diğer bölgelere göre daha yüksek fiyatlar ödemeniz olası.

Trenle veya otobüsle ulaşımın tren istasyonuna olacağını düşünürsek oralara yakın yani Norrmalm bölgesinde konaklamanız ideal olabilir. Biz de tercihimizi bu yönde yaptık ve tren istasyonundan yaklaşık 10 dk yürüme mesafesinde bulunan Generator Hostels’de konakladık. Bakmayın adının hostel olmasına, birçok hotelden bile daha kaliteli bir tesis. İçinde klasik hostel tarzı karma odalar bulunduğu gibi hotel tarzı özel odalar da bulunmakta.

Döviz Bozdurma ve Komisyon Sorunsalı

Stockholm Gezi Rehberi’mizin en önemli konularından biri de para birimi. Bir Avrupa Birliği ülkesi olmasına rağmen İsveç diğer İskandinav ülkeleri gibi kendi para birimini kullanmaya devam eden ülkelerden biri ve ülkenin para birimi İsveç Kronu, kısaca SEK. Eğer cebinizde SEK ile gitmediyseniz İsveç’te ‘döviz bozdurma ve komisyon sorunsalı’ dediğimiz şeyi çok büyük ihtimalle yaşayacaksınız. Benim güzel bankam İsveç Kronu talebimi Norveç Kronu ile karıştırınca son dakika EUR almak zorunda kaldığım için bu sorunsalı bizzat yaşadım. Öncelikle bir cumartesi günü gidiyorsanız ve varışınız 15:00 gibi ise o saatten sonra açık dövizci bulmanız zor ve kötü haber, o döviz büroları pazartesi sabahına kadar açılmayacak. Bulacağınız açık yerler de sizden yüksek komisyonlar isteyecekler.

Günümüz kuru ile 50 EUR yaklaşık 475 SEK ediyor. Ancak siz orada 50 EUR bozdurmak istediğinizde hem düşük alış kurlarından 450 gibi bir rakam hesaplayacaklar hem de üzerine 50 kron gibi bir komisyon isteyip toplamda 400 SEK verecekler. 50 EUR’da toplam 8 EUR gibi bir kayıp demek bu da. Stockholm şehrinde gördüğümüz dövizcilerin çoğu maalesef bu şekilde çalışıyor, o nedenle daha hiçbir harcama yapmadan paranızın gitmesini istemiyorsanız SEK meselesini Türkiye’de halletmekte fayda var. Döviz büroları bu şekilde hareket ettiği için biz çareyi bankamatikten para çekmekte bulduk, bankanıza göre değişecektir ancak benim kullandığım banka 1000 SEK için sadece 25 SEK gibi bir komisyon kesti, dövizcilerden çok daha insaflı…

Bütçe Mevzuları

Prag yazımda Çek Cumhuriyeti, EUR bölgesi olmadığı için Avrupa’daki birçok ülkeye göre daha uygun demiştim. Bu cümle Stockholm Gezi Rehberi’miz için de geçerli olsun isterdim ancak maalesef değil. İsveç net bir şekilde pahalı, hatta çok pahalı, hatta sanırım EUR bölgesindeki tüm ülkelerden bile pahalı.

İskandinav ülkeleri zaten zenginliklikleriyle ve pahalı olmalarıyla meşhurlar, İsveç de bu konuda hakkını veriyor. Basit örnekler vermem gerekirse, içeceğiniz bir kahve 35 SEK, tatlı tarzı atıştırmalıklar 45-50 SEK. Bir barda bira ortalama 90 SEK. Ortalama bir pizza 100 SEK. Güzel bir restoranda yemek yiyeyim derseniz de 200 SEK’den yapıyorsunuz açılışı. Neyse ki su musluktan içiliyor yoksa bir şişe suya da 20-30 SEK vermek durumundasınız.

Kahvaltıyı ucuza getirmek isterseniz en güzel seçenek neredeyse her yerde bulunan 7-Eleven’lardan bir filtre kahve ve kruvasan tarzı bir şey almak. Aynı zamanda her yerde görebileceğiniz Coop adındaki süpermarketlerden alabileceğiniz atıştırmalık ve kruvasanlar bütçenizi hafifletebilir.

Biz konaklama için Generator Hostel’de üç kişilik özel oda için gecesi adam başı yaklaşık 350 SEK ödedik. Yeme-içme, hediyelikler, atraksiyonlar dahil toplam bütçemiz de konaklama ve uçak biletleri dahil 3.400 SEK yani 1400 TL civarı oldu.

Kaç Gün İdeal?

Aslında yazın gidiyorsanız, güzel saatlerde uçak biletleri denk getirdi iseniz (sabahın köründe gitmek ve akşam geç saatte dönmek gibi) ve çok da fazla müze gezmeyecekseniz Stockholm’e bir hafta sonu yetecektir. Ancak bizim gibi bir delilik yapıp kış döneminde gidecekseniz havanın da erken karardığını düşünür isek en az üç günlük konaklamalı bir plan ideal olacaktır.

Nereleri görmeli, Neler Yapmalı?

Stockholm Gezi Rehberi dendiğinde elbette en çok merak edilen yerlerden biri gezilecek, görülecek yerler. Stockholm ilk bakışta küçük bir yer gibi gözükse de görülecek yerler ve yapılacak aktiviteler konusunda gayet zengin bir içerik sunuyor.

İlk olarak dünyanın birçok şehrinde yapamayacağınız bir aktivite ile başlayalım; metro istasyonu gezmek. Evet, yanlış duymadınız, bildiğiniz toplu taşıma istasyonlarını gezmekten bahsediyorum. Stockholm’de bizim gibi her yere yürüyerek gitseniz bile en azından bir kere tek kullanımlık bilet alıp çeşitli metro istasyonlarını gezerek fotoğraflamak en önemli turistik görevlerinizden biri olmalı, aşağıdaki fotoğrafları görünce bize hak vereceksiniz.

Şehirdeki 100 metro istasyonunun 47’si yer altında ve birçoğu sanat eseri olarak tasarlanmış, hepsi birbirinden güzel ama en görülesi metro istasyonları mavi hat üzerinde toplanmış.

Gamla Stan

Burası Stockholm’ün Old Town’ı, şehir ilk kez 1252 yılında burada kurulmaya başlanmış. Avrupa üzerindeki korunmuş en büyük eski şehir merkezlerinden biri olan Gamla Stan’a ilk girdiğiniz andan o tarihi ruha bürünüyorsunuz. Österlånggatan ve Västerlånggatan, Gamla Stan’ın en önemli iki caddesi. Bu caddeler üzerinde birçok cafe, restoran ve hediyelik alacak dükkana rastlayabilirsiniz.

Kısa bir not, hediyelik dükkanların hepsi sanki söz birliği yapmış gibi aynı fiyatlardan satıyor çoğu şeyi.

The Royal Palace

Avrupa’nın en büyük saraylarından biri olan The Royal Palace, Gamla Stan’in kuzey sınırında bulunuyor. Dışarıdan pek de fazla bir şey görebilme fırsatınız olmasa da 600’den fazla odası bulunan bu sarayın müze bölümlerini gezebilirsiniz. Giriş 150 SEK.

Stockholm Cathedral

Stockholm’de görebileceğiniz dini yapıların başında gelen Stockholm Katedrali 1279 yılında inşaa edilmiş. Avrupa’da çeşitli birkaç katedral gördüyseniz pek etkileyici geleceğini sanmasam da buralara kadar gelmişken görmeden es geçmemek gerek. Birçok Avrupa şehrinde kiliselere girmek bedava olsa da burası artık günümüzde turistik bir aktivite haline geldiği için giriş 40 SEK. Gerçi kapıya giriş 40 SEK yazılı büyük kumbaramsı bir şey bırakmışlar, pazar günü ayin vaktine geldiğinden midir bilinmez kimse girişte para verip vermediğinize bakmıyordu. İtiraf ediyorum, biz vermeden geçtik. (Allah’ın evine para mı verilirmiş…)

Stortorget

Tam Gamla Stan’ın merkezinde, Stockholm Gezi Rehberi’lerinde, Stockholm fotoğraflarında sıklıkla denk geldiğimiz renkli renkli binaların olduğu meydan burası. Küçük meydanın etrafında fotoğraflayacağınız şirin binalarla birlikte restoran, kafeler ve Nobel Müzesi bulunuyor.

Nobel Museum

2001 yılında, Nobel Ödüllerinin 100. Yıl dönümünde açılan Nobel Museum tam Gamla Stan’in merkezinde Stortorget meydanında bulunuyor. Dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Nobel Ödülleri hakkında detaylı bilgi vermeyi amaçlayan müzenin girişi 120 SEK. (Öğrenci 80 SEK, 18 yaşına kadar Ücretsiz)

The German Church

Gamla Stan’da görebileceğiniz bir diğer dini yapı da Tyska kyrkan, yani The German Church. Kilise kış dönemi boyunca sadece çarşamba, cuma ve cumartesi günleri ziyarete açık olduğu için içerisini göremedik ancak dışarıdan etkiliyeci bir mimariye sahip.

Riddarhomen Church

Gamla Stan’in hemen yan adacığı Riddarholmen’de bulunan bu kilise de gene kış dönemi kapalı olması nedeniyle bizleri hayal kırıklığına uğratsa da yaz aylarında girişle birlikte rehberli turlarla gezebileceğiniz bir kilise. (Giriş 50 SEK, öğrenci ve çocuklar için 25 SEK) Kapalı olsa da oralara kadar gitmişken dışarıdan bir görmekte fayda var.

Södermalm

Norrmalm’den yürüyerek çıkıp Gamla Stan’i dikine geçtikten sonra karşınıza çıkan bir diğer ada Södarmalm bölgesini barındırıyor. Burası şehrin en aktif bölgelerinden biri ve Gamla Stan’daki turist yoğunluğu artık burada lokallerle karışmaya başlıyor. En önemli caddesi Götgatan (Lütfen o esprileri aklınızdan çıkarın) etrafında toplanmış aktiviteler, restoranlar, kafeler ile birlikte en az bir gününüz burada geçecektir.

Katarina Elevator

Södermalm’e ilk geçtiğinizde konumu itibariyle direk dikkatinizi çekecek bu alan bir tepeye çıkıp Stockholm’ü fotoğraflayacağınız en güzel yerlerden biri. Adı her ne kadar asansör olsa da merdivenler ile çıkabileceğiniz Katarina Elevator’dan Gamla Stan’in güzelliğini izleyip fotoğraflayabilirsiniz.

Fotografiska

Adından da bir çıkarsama yapılabileceği üzere burası bir fotoğraf galerisi ve Stockholm’ün en ilgi çeken müzelerinden biri. Dönem dönem çeşitli sergiler bulunuyor, gitmeden önce sitelerini incelemekte fayda var. Biz maalesef ki giremedik, artık kısmetse bir dahaki sefere. (Burada yazar Stockholm’e tekrar gitme isteğini göstermeye çalışıyordu…) Giriş 130 SEK, öğrenci 100 SEK.

Drop Coffee

Stockholm Gezi Rehberi’miz çok fazla yeme içme odaklı değil demiştik ama Södermalm’de gezerken yorulup bir kahve molası vermek istediğinizde burası sizin için kurtarıcı olacak. Şehrin her yerinde görebileceğiniz -oraların Starbucks’ı Esspresso House’lardan sıkıldı iseniz, kendinizi son dönemlerde ülkemizde de gittikçe artan 3rd Wave kahve dalgasına bırakmak için Drop Coffee doğru adres.

Kendi kavurdukları kahvelerinden paket halinde evinize de alabilirsiniz, yalnız buranın İsveç ve çok pahalı bir ülke olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sonra 250 gram kahveye 60 TL (150 SEK) verdik düşüncelerine kapılarak küçük çaplı bir kriz geçirebilirsiniz.

Pelikan

İsveç’e kadar gelmişken kendime ‘İsveç Köfte yemeden döndü’ dedirtmem diyor musunuz, biz dedik. İnternet üzerinde çeşitli araştırmalardan sonra en iyilerinden birinin Pelikan’da olduğunu düşünerek kendimizi bir akşam yemeğinde burada bulduk. İlk başta internetteki fotoğraflardan porsiyonları çok küçük gelse ve acaba değecek mi diye tereddüt etsem de (4 adet köfte) köftelerin büyük olması nedeniyle gayet doyurucu. Sadece bir yerde yediğim için en iyisi midir bilemem ama karşılaştırabileceğim tek şey IKEA İsveç Köftesi olduğu için Pelikan’ın çok çok çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Bir porsiyon köfte ve bira bahşiş ile birlikte size 300 SEK’e mal olacak, ama İsveç’tesiniz. Bunlar gayet normal paralar.

Ericsson Globe & SkyView

Merkezden biraz daha uzaklaşıp Södermalm’in ilerisindeki büyük kara parçasına geçince (bu kez adacık değil) sizi Ericsson Globe karşılıyor. Dünyanın en büyük kübik yapısı olan Ericsson Globe, çeşitli konserler ve gösteriler için kullanılıyor. Akşamları farklı renklerle ışıklandırılan Ericsson Globe’un Götgatan’dan görüntüsü etkileyici bir hale bürünüyor. Burada yapabileceğiniz farklı bir aktivite olarak SkyView’ı önerebiliriz. Stockholm Gezi Rehberi’mizde ‘Küçük bir topun içinde devasa bir topun tepesine çıkmak’ olarak tanımlayabileceğimiz bu aktivite gene Stockholm’ü tepeden görmek isteyenler için geliyor. Ancak şehre çok uzak bir noktada olduğunuz için -hele ki sisli bir kış havasında pek de bir anlamı kalmıyor. Gene de farklı bir aktivite olması nedeniyle denenebilirliği var, yukarıya çıkmak 150 SEK.

Skogskyrkogården

Şehirden iyice uzaklaştığımız bu anlarda karşımıza The Woodland Cemetery çıkıyor. Burası aslında UNESCO Koruma Listesinde bulunan bir mezarlık. Biz oralara kadar gitmesek de SkyView’ın tepesinden görülebiliyor.

Djurgården

Geldik diğer bir adacığa. Şehir merkezinde bununan Djurgården’a yürüyerek, feribotla veya tramvayla ulaşabiliyorsunuz. Stockholm’ün en ünlü müzelerine, restoranlarına ve eğlence parkına ev sahipliği yapan Djurgården’e hem lokallerin hem de turistlerin ilgisi büyük ki yıl boyunca 10 milyon ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor.

Vasa Museum

Stockholm Gezi Rehberi’mizdeki şimdiki durağımız olan Vasa Müzesi’ni daha önceden Travel Bakery de anlatmıştı. Normalde çok fazla müze insanı olmasam da bu müze gerçekten ilgimi çekti, çünkü içinde o filmlerde gördüğümüz kocaman savaş gemilerinden birini barındırıyor. 10 Ağustos 1628 yılında ilk seferine çıkan bu gemi, maalesef ilk seferinde çıkan fırtına ile birlikte daha Stockholm’den uzaklaşamadan denizin dibini boylamış. 333 yıl boyunca denizin altında kalan gemi, 1961 yılında tekrardan su üstüne çıkarılmış ve günümüzde de Stockholm’ün en çok ziyaret edilen müzelerinden birinde sergileniyor. Vasa Museum’da sergilenen geminin %95’inden fazlası orijinal parçalardan oluşmakta.

Müzede girişten sonra ücretsiz ingilizce rehberli turlar da olsa kendi gezinizi de çok rahat planlayabiliyorsunuz. Bir müze haritası aldıktan sonra yapmanız gereken tek şey akıllı telefonunuzdan müzenin WiFi’na bağlanarak sitesinden sesli rehberini açmak, haritadaki noktalara giderek ilgili rehberi seçtiğinizde bilmeniz gereken her şeyi telefonunuzdan dinleyebiliyorsunuz. Detaylı bilgi için tık. (Hem de Türkçe.)

Giriş: 130 SEK, öğrenci 110 SEK, 0-18 yaş Ücretsiz

Gröna Lund

Djurgården’de yapabileceğiniz bir aktivite de çocuklar gibi eğleneceğiniz oraların lunaparkı Gröna Lund’a gitmek. Ancak havanın kötü olduğu dönemlerde genellikle kapalı, bu nedenle biz sadece uzaktan bakabildik. En son sitelerini incelediğimde nisan ayı itibariyle açılacağı yazıyordu. Gitmeyi planlıyor iseniz şuradan açıklık durumunu kontrol edebilirsiniz.

Skansen

1891 yılında açılan Skansen, içinde bir de hayvanat bahçesinin bulunduğu İsveç’in ilk açık hava müzesi olarak biliniyor. Yıllık 1.3 milyon ziyaretçi çeken Skansen ayrıca 1903 yılından beri noel dönemlerinde  Stockholm’ün Christmas Marketine ev sahipliği yapıyor. Giriş ücretleri yılın gittiğiniz dönemine göre 120 SEK ile 180 SEK arasında değişiyor. (Öğrenci 100 – 160 SEK) Ayrıca olur da seyahatinizi tam Noel Arifesine 24 Aralık’a denk getirir iseniz giriş ücretsiz. Detaylı bilgi için tık.

ABBA The Museum

Djurgården’de eğer ilginizi çekiyor ise İsveç halkının medar-ı iftiharı ABBA müzik grubuna adanmış bir müze de bulunuyor. Giriş ücreti 195 SEK, ilgimizi çekmediği için biz pek fazla yaklaşmadık.

Stockholm Gezi Rehberi

Parklar & Bahçeler

Söz konusu bir Avrupa şehri olunca her tarafta şehrin yorgunluğunu üzerinizden atabileceğiniz parklar, bahçeler, yeşil alanlar bulunuyor. (Bizim gibi İstanbul’da yaşayanlar için kıskançlık had safhada.) Stockholm de bu geleneği bozmamış. Şehrin etrafında bir sürü park var. Bunlardan bazıları Kungsträdgården, Humlegården ve Vassaparken.

Kış aylarında giderseniz bu parklarda birer buz pateni pisti ile karşılaşmanız olası ve her daim insanlar buralarda buz pateni yapıyor. O kadar güzel kayıyorlar ki ilk gün çok hevesli iken hiç buz pateni yapmamış insanlar olarak son gün düşüp bir tarafımızı kırmamak için vazgeçtik bu hevesimizden. Ama hevesli iseniz yapın, bizim içimizde kalmadı desek yalan olur.

Stockholm Public Library

Stockholm Gezi Rehberi’mizde son durağımız Stockholm halkının kütüphanesi. Halk kütüphanesi olduğu için giriş ücretsiz. Fazla turistik olmasa da (içeride kitap okuyan insanların arasında tek fotoğraf çeken bizdik.) merak ettiğimiz için halk kütüphanesine de bir uğradık, iç geçirdik, bizde neden yok dedik ve yaşlı gözlerle oradan uzaklaştık. İlgilisi için içeride İngilizce kitap bölümünün olduğunu da ekleyelim.

Stockholm Halk Kütüphanesi - Stockholm Gezi Rehberi

Not: Gittiğiniz şehirlerde Hard Rock Cafe’lere uğramayı sevenlerdenseniz Stockholm’deki tam kütüphanenin yanında. Kısa bir mola vermek için ideal. 

Eğer hala Stockholm Gezi Rehberi’mizi okumaya devam ediyorsanız Stockholm’ün gerçekten ilk görünen halinden çok fazlasını sunduğunun farkına varmış olmalısınız. Stockholm her mevsim ayrı güzellikler sunabilen bir şehir ve kesinlikle bir kere görülmeyi hak ediyor.

Bir sonraki seyahatte görüşmek üzere…

Daha Fazla
İsveç

Stockholm’ün Şarkısı

Stockholm dediğimde garip bir şekilde sözlerinde hiç Stockholm geçmeyen bir şarkı dolanıyor dilime. Seyahatimin üzerinden 1 yıl geçecek neredeyse hala durum aynı. Bakalım Stockholm’e gittiğinizde sizin şarkınız ne olacak? Benim şarkım yazımın sonunda…

Bu kadar kısa bir şehre bu kadar kısa bir giriş yeterli diyerekten, İstanbul için ılık ama İsveç için soğuk bir nisan akşamında başladığımız hafta sonu seyahatimizi anlatıyorum. Stockholm gerçekten 2 tam günde bitebilecek bir yer, bu nedenle cuma akşam uçağı ile gittiğimize memnunum. Akşam yerel saat ile 23:00 civarı Arlanda Havalimanı’na indik. Pasaport vb. süreçlerimiz sorunsuz oldu.

Havalimanından şehre ulaşım için çeşitli alternatifler var biz biraz maliyetlerden dolayı şu şekilde çözdük: Havalimanından merkeze ulaşım için hızlıca info bölümünü bulduk ve 3 günlük metro/otobüs kart aldık. Sonra yine aynı danışmadan belediye otobüs duraklarının yerini öğrendik ve belediye otobüsüne bindik. Otobüs, 15-20 dakikalık bir yolculuktan sonra bizi Marsta durağına bıraktı. Buradan da tren kartlarımız ile trene binerek yaklaşık 30 dk. içinde otelimize geldik. Stockholm’de para birimi kron ve gerçekten pahalı bir şehir. Havalimanı ulaşımının 350 kron’dan başladığını düşünürsek en azından ayakbastı parası vermeden otelinize ulaşabilirsiniz.

Unutmadan otelimiz Raddison Blue Waterfront Hotel’di. Hem merkezi hem de temiz olması nedeni ile biz çok memnun kaldık. Sanırım orada bir kaç tane Raddison Blue Hotel var rezervasyon yaparken dikkat edin.

Cumartesi çok puslu ve az çisil bir sabaha uyandık ve kahvaltı için tarihi bir pastaneye doğru yola çıktık.

Vete Katten

Ben hayatımda hiç 10:00’da açılan bir pastane görmedim. Stockholm’de var! Tamam, cumartesi tatil günü falan da hani 10:00 nedir? Neyse, yaklaşık 15 dk. kapısında bekledikten sonra 1928’lerden beri hizmet veren Vette Katen’in mermer masalarında oturarak içimizi ısıtan bir kahvaltı yaptık. İçerik ilk gün için beni tatmin etti: İçi salam, peynir, somon gibi yerel malzemelerle dolu domatesli, zeytinli ya da tahıllı vb. çeşitli ekmeklerden oluşan sandviçler, yerel tatlılar ve sınırsız kahve!

Özellikle tatlı bölümü hem gözünüzü hem midenizi doyuracak cinsten; çeşit çeşit çörekler, kuravasanlar, pastalar, kurabiyeler var. Bu arada 1928’lerden sesleniyor diye eski bir yer olarak düşünmeyin. Hem dükkan hem de web siteleri çok modern. Vitrinleri de çok ciciydi. Ben lokal ve tarihi pastaneleri çok seviyorum. Burası da Stockholm’ün önemli pastanelerinden biriydi. Mutlaka uğramanızı kahvaltı yapmasanız bile en azından bir kahve ve tatlı denemenizi öneririm.

Vasa Müzesi (Vasamuseet)

Kahvaltı sonrası biraz etrafı dolaştık ve ana programımıza sadık kalarak trene binip Djurgården Adası’na gitiik. Aslında yarım ada gibi bir yer. Burada gerçekten komik bir hikayesi olan savaş gemisi Vasa’yı gezdik. Vasa bizlere 17. yüzyıldan seslenen, üzerinde hala detaylı ve değerli işçilikleri olan, maalesef tasarım ve inşa sırasında yapılan yanlış hesaplamalar nedeni ile ilk seferinde batan bir gemi. İçerisi biraz karanlık ve kasvetli olsa da hızlıca bir tur atarak görebilirsiniz. Çıkışında bir de mağaza var. Müze hakkında bütün detaylara http://www.vasamuseet.se/tr linkinden, üstelik Türkçe olarak ulaşabilirsiniz.

Müzeyi bitirdikten sonra adayı ana karaya bağlayan yolu yürüyerek Norrmalm Bölgesi’ne gittik. Sokaklar soğuk, puslu, yol boyunca irili ufaklı mağazalarda kaybolabilirsiniz. Yollarda kaybolduktan sonra beni tanıdıkça “Evet bu kız zaten başka yerde yemezdi” diyeceğiniz bir yerde öğlen yemeğimizi yiyoruz. Burası Östermalms Saluhall yani Stockholm Yemek Pazarı!

Östermalms Saluhall

Hemen hemen gittiğim bütün şehirlerde mutlaka bir yemek pazarını ziyaret ediyorum. En önemli nedeni çok samimiler, bütün cornerlarda her şey gözünüzün önünde oluyor ve dilediğiniz gibi görebiliyorsunuz. Sonra ufak ufak tadımlık ürünler alabiliyorsunuz. Genelde gerçek lokaller olduğu için geleneksel mutfağı daha uygun fiyatlara tadabiliyorsunuz ki bu da benim için bulunmaz hint kumaşı demek.

Neyse Östermalms Saluhall da bu yukarıda saydığım güzelliklere sahip bir yerdi. Bol bol deniz mahsülünden (evinize alıp evde pişirmeniz için) yarı şık bistrolara, peynircilerden tatlıcılara kadar herşey vardı. Ben füme somon delisi olduğum için tercihimi dilim esmer ekmek üzerine tereyağı ve bol yeşillik ile süslenmiş somondan yana kullandım. Yanında da bir kadeh şarapla günümüzü güzelleştirdik.

tanıştığımıza memnun oldum
Tanıştığımıza Memnun Oldum

1888’den beri var olan bu açık pazara daha uzun ömürler diliyerek puslu ve soğuk Stockholm sokaklarında kaybolmaya devam ediyoruz.

İçimizdeki alışveriş canavarını biraz beslemek için yine Hamngatan caddesinde yürüyoruz. Alışveriş için Östermalms ve Norrmalm Bölgelerini gezebilirsiniz. Neyse bu cadde üzerinde NK Stockholm buranın çok katlı bir mağazası, hızlıca girip kafamızda kronları TL ile çarpıp böldükten sonra ne varsa Zara’da var diyerek aynı cadde üzerindeki Zara’yı geziyoruz. Stockholm’de naif ve minimalist tasarım mağazalar çok var. Sokaklarda rastgele birilerine girebilirsiniz. Ben şahsen Grandpa, Papercut Shop ve Weekend’i çok sevdim.

Yollarda yürümeye devam ederek hakettiğimiz üzere Konditori Sturekatten isminde 2 katlı, dantelli fistolu minicik bir vintage cafe’ye girdik. Burası lokal tatlıların olduğu eski bir yer. Çeşit çeşit tatlılar arasında kendinizi kaybetmezseniz güzel bir masada oturup kendinizi kısa bir süreliğine Jane Austen’in romanlarından birinde hissedebilirsiniz.

img_2722

Stadshuset

Akşam için güzel bir restoranda rezervasyonumuz olduğu için midemizi ve kendimizi çok yormadan günümüzün son rotası olan otelimizin dibindeki Stadshuset’i yani Stockholm Belediye Binası’nı gezmek üzere yine bir başka küçük yarım adacık olan Kungsholmen’e gidiyoruz.

Açıkçası bu ada artık suya yakınlığından mı yoksa havanın kararmak üzere olmasında mı nedir kendimi Ejdarha Dövmeli Kız filmlerinin çekildiği terkedilmiş mekanları geziyomuşum izlenimi uyandırdı. Sokaklar pırıl pırıl ama bir o kadar ıssız. Ölsek kimsenin ruhu duymaz ama ruhumuz bu huzurdan acayip mutlu olur falan. Öyle garip…neyse belediye binasını ana hatları ile dışardan gezdik. Ben kalp taş duvarlar olduğundan binayı bu adanın en sıcak yapısı olarak ilan ettim. İlgimi çektiği için kayıtlara geçsin istedim, bu binada her yıl Nobel Ödülü Yemeği düzenleniyormuş.

Otelde dinlendikten sonra akşam ancak 22:00’ye yer bulabildiğimiz Riche’ye doğru yola çıkıyoruz.

Riche

İstanbul’da yaşayanlar Lucca’yı nasıl bilirsiniz? Lucca ne ise Riche de o! Tam olarak öyle özetleyebilirim. Tabii ki mekanın şekli, konumu, popülerliği ve içindeki kalabalığı açısından. Yoksa Lucca gibi magazinsel bir ünü yok ve fiyatları bence uygun. Mekanın iç taraflarında yer alan masamıza oturduktan sonra dünyalar ilgilisi, daha önce defalarca İstanbul’a gelmiş hatta Soho House’daki private party’lere katılmış, ismini verirsem magazine girere diyeceğim kişilerle arkadaş olan garsonumuzla menüden yemek seçmeye başladık.

Ben hiç düşünmeden meşhur İsveç köftesi-köttbullar (menüdeki adı: Swedish meatballs with cream sauce, lingonberries, potato purée) sipariş ettim. Çok çok lezzetliydi, yemeğimden memnun oldum. Arkadaşım da risotto yedi (menüdeki adı: Risotto with green asparagus and a planed parmesan)

 

Tatlı olarak ben bilmeden gayet füzyonist bir seçim yaparak “Chocolate and fudge terrine with strawberry sorbet and preserved strawberries” dedik. Bir fotoğrafa bir de ismine bakın yorumu size bırakıyorum.

Özetle Riche ana yemekleri, içkileri, gecenin ilerleyen saatlerine doğru kalabalıklaşan kitlesi ile oldukça doğru ve eğlenceli bir tercih oldu bizim için. Size de tavsiye ederim.

Pazar Kahvaltısı dediğin…

Uğruna kilometrelerce yürümektir dediğini duyar gibiyim seyahat arkadaşımın. Etrafı görelim, henüz tam acıkmadık yürürüz ne var diye diye sanırım metrodan inince 30 dk yürüdüğümüz bir yer Pom&Flora.

Kapıda nasıl bir sıra var anlatamam halk sokaklarda, e mekan küçük? Aradaki dengeyi hemen kuran Türkler olarak arkadaşım sıraya girdi ben mekana girdim ve bir boş masaya kuruldum. İyi ki öyle yapmışız çünkü baya baya ayakta kalabilirdik. Sıra bize geldiğinde hızlıca siparişimizi verdik ve beklemeye başladık. Kahvaltı çok karmalık bir menü değil zaten standart şeyler daha önceden hazırlanmış. Bizim gibi karışık bir kahvaltı seçebileceğiniz gibi sadece granola&meyve ya da kruvasan reçelden oluşan bir kahvaltı da seçebilirsiniz. Yanına sıcacık kahvelerimiz camdan yağan yağmuru izlemek…gerçekten böyle zamanları çok seviyorum.

img_2766

Gamla Stan

Pom&Flora’yı arkamızda bırakarak meşhur Gamla Stan Bölgesi’ne ve Kungliga Slottet Kraliyet Sarayı’na gidiyoruz.

Gamla Stan için söyleyebileceğim çok fazla birşey yok açıkçası, Stockholm’ün kalbi denilen bu tarihi bölgeyi mutlaka görün, ara sokaklarında kaybolun ve bir yeri beğendiyseniz ya o anda girin ya da maps’te işaretleyin bulamayabilirsiniz. Hani Stockholm dediğinizde google’da çıkan görüntüler varya işte orası burada. Renkli birkaç katlı şirin şirin evler, tarihi binaların fonunda eski bir çeşme ve insanı donduran bir deniz soğuğu. (Travel Bakery pek bayılmadı)

Kraliyet Sarayının halka açık bölümlerini de gezebilirsiniz dilerseniz ki bina temelinde İsveç Kraliyet ailesinn rezidansı olur. (Biz gezmedik zamanımız yoktu çünkü)

Kraliyet Sarayı’nın hemen bitişiğindeki Storkyrkan Katedrali de oralara kadar gelmişken hızlıca girip görebileceğiniz bir yer. Gamla Stan ara sokaklarında çok fazla sayıda minik dükkanlar var hem gözlerinize bayram yaptırabilir hem de hediyelik eşya alabilirsiniz. Stockholm’ün ünlü hediyelik eşyası minik bir at figürü olan Dala. Bol bol bunu göreceksiniz. Gamla Stan’ı da bitirdikten sonra son bölgemiz olan bohem, özgün, trendsetter Södermalm!

Södermalm

Vintage mı aradınız yoksa minimalist tasarımlar mı? Takı, kitap, müzik, moda her konu başlığında yaratıcılığı ile sizleri şaşırtacak mekanlar burada. Hiçbiri ilginizi çekmese bile sadece havasını solumanız bile keyifli. Biz uçağımıza saatler kala böyle bir Stockholm’e veda ettik.

Son olarak bir restoran daha paylaşacağım: Nytorget Urban Deli

Deli dolu, bir kaba sığmaz 5-6 yaşlarında bir oğlan çocuğu olurdu burası eğer bir insan olsaydı. Menüsü farklı, sunumları değişik, bir bölümü market gibi konumlanmış. Arada değişik peynirler tadımda falan…Yalnız uyarayım yemek için konservatif biriyseniz pek beğenmeyebilir ya da kendi damak tadınıza uygun bir yemek bulamayabilirsiniz. En iyisi google’lamak.

Son olarak, İsveç’i daha yakından tanımak için Kooplog’un  Vikinglerin Ülkesi: İsveç yazısını da okumanızı öneririz.

Unutmadan; Stockholm için şarkım pek sevgili Muse’dan geliyor: Sing for Absolution! İyi yolculuklar…

 

Daha Fazla