close
Avrupaİtalya

Bir Günde Milan Maratonu: Milan Gezilecek Yerler

Tek cümle ile tanımlamamız gerekse Milan için İtalya’nın gerçekten büyükşehir olabilmiş tek şehri derdik. Milan sizi gerçekten Londra, New York edasında bir metropol gibi karşılıyor, o İtalya’da her şehre vardığınızda hissettiğiniz tarih kokusunu ise daha sonradan şehri gezmeye başlayınca anlıyorsunuz. İnternette araştırdığınızda ‘Milan’da bir şey yok, yarım günde biter.’ vb. gibi yazılara denk gelmeniz olası, ancak iddia ediyoruz ki bu şehri bu kadar kısa sürede bitirdim diyen şehrin büyük bir çoğunluğunu göremeden gelmiştir. Ancak bir günde bitirmenin imkansız olduğu bir şehirde bir gününüz olduğunu var sayalım, o bir güne neler sığdırabilirsiniz. Detayları Bir Günde Milan Maratonu yazımızda iletmeye çalışacağım.

Milan’a Ulaşım

Milan’a Türkiye’den birçok firmanın uçuşlarıyla veya İtalya’nın başka bir şehrinden trenlerle rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Uçakla ulaşıyorsanız belirtmem gerekiyor ki Milan’daki havalimanları şehirden baya uzaktalar. Malpensa şehrin 60 km kuzeybatısında, Orio al Serio ise şehrin 50 km doğusunda kalıyor. Ancak ulaşım konusu sıkıntı değil. İki havalimanından da şehre çeşitli firmaların shuttle servisleri ile 5-6 € ‘a ulaşabilirsiniz. Malpensa’ya trenle de ulaşımınız çok rahat. Ancak trenle ulaşımın tek yön için 13 €, gidiş dönüş 20 € olduğunu belirtelim. Shuttle biletinizi oraya gidince de halledebilirsiniz ancak önceden almak için Terravision’un sitesine şuradan bir tıkla ulaşabilirsiniz.

Eğer şehre benim gibi trenle geliyorsanız zaten şehir merkezinde ineceksiniz sayılır, otele ulaşımınız zor olmasın diye tren istasyonu etrafında bir yer seçmeniz önerilir. Sonuçta vaktimiz dar.

Toplu Taşımaca

Normalde yürümeyi seviyoruz ancak bir günümüz olduğu için vakit kaybetmemek gerek. Bu nedenle Milan’ın gelişmiş metro & tramvay ağına güveniyoruz ve gittiğimiz gibi 4,5 €’a 24 saatlik bilet alıyoruz. Yürümek yerine metro kullanmak gün içinde ulaşımınızı en az 2 saat kısaltacak.

Milan’da Konaklama: Hostellerin En İyisi

Bir günde Milan dedik ama bu sabah git – akşam dön değil diyelim. Benim gibi öğlen 12:00’de gidip bir gece kalıp ertesi öğlene doğru 11:00’de dönmek durumundasınız. Konaklama için size şu ana dek kaldığım en iyi hostel’i önereceğim: Ostello Bello Grande. Rezervasyon ve hosteli incelemek için şuraya bir tık.

Hostel denildiğinde halen insanımızın kafasında pis, eski püskü, güvensiz yerlerin canlandığını biliyorum. Ancak gerçekten inanın, hosteller öyle yerler değil. Hatta sizi bu düşüncenizden vazgeçirmek için Hostel Kafası adında bir yazı yazmıştım.

Milan’daki Ostello Bello Grande de bunun canlı örneği. Milan Centrale tren istasyonuna sadece 3-4 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan mükemmel konumu bir yana dursun tesis gerçekten harika. Teras, bar, kareoke, balkon, langırt masası, mutfak, kahvaltı, akşam yemeği… Ne isterseniz var. Ben tanımadığım insanlarla kalmam derseniz özel odası da var. (Tabii haliyle daha yüksek ücrete.)

Bir gece 4 kişilik karma odada 31 €’a kaldım. Ücrete bir hoş geldin içkisi (bira), kahvaltı ve akşam yemeği dahildi. (Akşam yemeğinde oralarda olmadığım için yiyemedim orası ayrı…)

Peki Bir Günde Milan?

Gelelim bir günde Milan’da neler yapabileceğinize. Başta da belirttiğimiz gibi bir günde Milan’ı bitirmek imkansız, illa oradan eksik döneceksiniz. Ama olabildiğince sıkışık bir programda nereleri gezebilirsiniz? Ben bunların hepsini kendi başıma yapsam o hızda yapamayabilirdim, ancak tek başıma seyahat etsem de Milan’da beni orada yaşayan bir arkadaşım gezdirdi.

bir günde milan

Şimdi bir günde Milan duraklarımızın hepsini sıralayalım…

Durak 1: Milano Centrale

Burası adından da anlaşılacağı gibi Milan’ın ana tren istasyonu, evet şehre trenle gelmedi iseniz burayı es geçebilirsiniz. Ancak uçakla bile gelseniz shuttle otobüslerin hemen yanından kalktığını düşünürsek içine bir bakmanızda fayda var. Çünkü burası gerçekten New York’un o hep filmlerde gördüğümüz Central Station’ı gibi büyüleyici bir mimariye sahip.

Durak 2: Porto Garibaldi ve Corso Como

Porto Garibaldi de aslına bakarsanız bir tren istasyonu. Ancak buradan çıktığınızda Milan’ın o metropol havası sizi karşılıyor, etrafınızdaki binalara bakarken kendinizi büyülenmiş bir şekilde buluyorsunuz. Burada en çok balkonlarında orman bulunan eko binalar göze çarpıyor.

Ben buraya orada yaşayan arkadaşımla buluşmak için gittim. Porto Garibaldi’den Milan’ın ünlü caddelerinden biri olan Corso Como’ya gidebilir ve daha önceden Travel Bakery’nin de Milan İle Flörtleşmek yazısında önerdiği 10 Corso Como’yu ziyaret edebilirsiniz. Biz es geçmek durumunda kaldık ancak bir sonraki Milan seyahati için notlarıma aldım.

Yolun sonunda Princi Cafe’de ufak bir tatlı molası verdik. Neyi seçeceğimi şaşırdığım tatlı seçenekleri içinde burada benim en çok ilgimi çeken şey alttan ‘sen gelmez oldun’ diye müzik çalmasıydı. Arkadaşımın dediğine göre Princi Cafe’de bir CD sürekli dönüyormuş ve içinde birkaç Türkçe şarkı da varmış.

Durak 3: Galleria Vittorio Emanuele II ve Duomo di Milan

Vakit kaybetmeden bir metroya atlayıp Milan’ın en turistik yerine gittik. Galleria Vittorio Emanuele II tarihin en eski alış veriş merkezi olarak biliniyor. Tabii bizim İstanbul’da bildiğimiz alış veriş merkezlerinden baya farklı ve görkemli bir yer.

Burayı bitirdikten sonra belki de dünyanın en güzel katedrallerinden biri olan Milan’ın Duomo’su çıkıyor karşımıza. Gerçekten bakmalara doyamadığım bu yeri kelimelerle anlatmak zor. Milan’da sınırlı vaktim olduğu için maalesef içini ve teraslarını gezmeyi es geçmek zorunda kaldım, çünkü önceden bilet alsanız bile belirli sıraları beklemek zorundasınız ve tamamını gezmek için en az iki saate ihtiyacınız var.

Durak 4: Santa Maria Della Grazie – The Last Supper

Kısıtlı bir vaktimiz olduğu için elbette müze falan gezmeye vakit ayırmadık. Ancak buralara gelip de tarihin en önemli eserlerinden birini görmeden de olmaz dediğim için günler öncesinden The Last Supper’a bilet araştırmaya başlamıştım. Esere ilgi çok yüksek olduğundan özellikle tur şirketleri tüm biletleri aylar öncesinden alıp tur halinde normal bilet fiyatının çok üstüne satıyorlar.(Turuna göre 40 – 100 € arasında değişen fiyatlarda.) Ancak merak etmeyin, resmi sitesinden araştırırsanız zaman zaman bilet çıktığını (sanırım o turlar iptal oluyor ve belirli sayıda bilet sisteme geliyor.) ve 2-3 gün önce bile bilet bulabileceğinizi söyleyebilirim. Bilet hizmet bedeli ile 12 €’a geliyor. Resmi bilet sitesi için şuraya tık.

The Last Supper, Türkçe adı ile Son Akşam Yemeği hristiyanlık tarihinin en önemli anlarından birini temsil eden bir eser. Hz. İsa’nın ‘İçinizden biri bana ihanet edecek.’ dediği son akşam yemeğini resmeden Leonardo da Vinci’nin eseri aslında Santa Maria della Grazie adında bir kilisenin yemekhanesindeki duvara resmedilmiş ve çeşitli restorasyonlarla günümüze kadar gelmiş.

Önceden bilet aldı iseniz burayı gezmek 15-20 dakikanızı alacak. Belirli periyotlarda belirli sayıda kişiyi sadece 15 dakika içeriye alıyorlar ve sonra oradan ayrılmak zorunda kalıyorsunuz. Tarihin en önemli eserlerinden biri olduğu için olsa gerek ilginç de bir güvenlik sistemi var. Bir kapı açılıyor, herkes giriyor ve sonra arkanızdan o kapı kapanıyor. Sonra bir oda gibi alana daha giriyorsunuz ve arkanızdaki kapı gene kapanıyor. Böyle böyle 2-3 yeri geçtikten sonra hedefinize ulaşıyorsunuz ve esere 10-15 dakika gibi bir süre bakabiliyorsunuz. Ayrıca The Last Supper’ın karşı duvarında bence pazarlaması çok iyi yapılmamış bir eser daha bulunuyor. Bence oraya kadar gitmişken adama haksızlık etmeyin, birkaç dakika da o esere bakın.

Önceden bilet almadı iseniz ise hiç kasmaya gerek yok çünkü üzgünüm ama son dakika bilet bulmanız pek olası olmayacak.

Durak 5: Brera Bölgesi

Burası Milan’ın en önemli tasarım bölgelerinden biri. Etrafta bir sürü kafe, tasarım dükkanı, müze ve değişik binalar görebilmeniz, sokaklarında kaybolmanız olası. Ancak fazla kaybolmuyoruz çünkü daha gezecek çok yer var. Biz sokaklarında birkaç tur atıp bir mekanda oturup kısa bir mola verdik.

Durak 6: Sforza Castle

Lokallerin Castello dediği Sforza Kalesi 15. yüzyılda Milan Dükü Francesco Sforza tarafından yaptırılmış ve günümüzde birkaç önemli müze ve sanat eserine sahiplik yapıyor. Daha fazla vaktinizin olduğu bir vakit içini de gezmek isteyeceksinizdir ama tek günlük bir maratonda dışından bir görmeniz yeterli.

Durak 7: Sempione Park

Şehrin içinde huzur aradığınızda, yeşile kaçmak istediğinizde Milan’da Sempione Park bu isteğinizi fazlasıyla karşılıyor ve evet yeşil görmek için kilometrelerce yol gitmenize gerek yok, tam şehir merkezinde.

Durak 8: Arco della Pace

Arco della Pace, Sempione Park’ın arka tarafında bulunan, Avrupa’da sıklıkla gördüğümüz zafer taklarının Milan versiyonu. Tam anlamıyla adı Barış Takı olan bu yapı 19. yüzyılda yapılmasına rağmen bu bölgenin tarihi Porto Sempione olarak Roma imparatorluğuna kadar uzanıyor.

Durak 9: Aperitivo Vakti

İtalyanların efsane bir akşam yemeği öncesi konsepti var, adına da aperitivo diyorlar. Aperitivo genellikle 18:00 – 20:00 saatleri arasında içkinizi yudumlayıp küçük atıştırmalıklar yediğiniz bir öğün. İçkinizi sipariş ediyorsunuz ve sonrasında içerideki açık büfeden istediğinizi alabiliyorsunuz. Küçük atıştırmalıklar dediğimize bakmayın, bazı mekanlar o kadar çeşit sunuyor ki ne yiyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Bizdeki annelerinizin akrabalarla, komşularla yaptığı günleri düşünün…ve sınırsız seçim hakkınızın olduğunu. Biz tıka basa dolu olsak da gelmişken hakkını vermek adına 2 tabak doldurup Arco della Pace manzarası eşliğinde aperitivo’muzu gerçekleştirdik. Bizde olsa kesin tutacak bir konsept olduğunu ekleyelim.

Durak 10: Chinatown

Chinatown dediğinizde aklınıza ne geliyor bilmiyorum ancak benim New York tecrübeme göre pek de güzel yerler değiller. Manhattan’ın göbeğinde Eminönü gibi yer görünce Chinatown’lara bakış açım pek de olumlu olmadı, ancak Milan versiyonu pek öyle olmamış. New York’un göbeğindeki kadar fazla Chinatown olamamış diyebilirim, belki de akşam bazı yerlerin kapanmasından sonra gittiğim için öyle hissetmiş olabilirim. Olmazsa olmaz değil ancak yakınlarında ise uğrayabileceğiniz bir bölge.

Durak 11: Navigli

Chinatown’da bana eşlik eden arkadaşımdan ayrıldıktan sonra saat akşam 10:00’a doğru aklımda kalan son bölgeye gitme kararı aldım. Aslında gitsem mi gitmesem mi ikilemi çok büyüktü ama en azından bir görmekte fayda var dedim. Burası Milan’ın güney bölgesinde bulunan, bir kanalın etrafına dizilmiş kafeler konseptli bir alan. Kanal boyu bir yer olduğu için biraz Amsterdam havası vermedi değil, burada da bir turlayıp bir sonraki Milan gezisinde kesinlikle daha çok vakit ayırılması gereken bir bölge olduğu kanaatine vararak bir günde Milan maratonumu tamamladım.

Durak 12: Ostello Bello Grande

Elbette burada konaklamak zorunda değilsiniz ancak son durak olarak burayı eklememin sebebi hostel’e döndüğümde bar bölümünde karaoke eşliğinde eğlenen insanları görüp bir saatimi de onları izlemekle geçirmem. Buradaki ortam gerçekten çok güzel, keşke birkaç günüm daha olsa dedim.

Bir günde Milan gerçekten eksik kalan bir tur oldu, ancak sadece bir günü olabildiğince dolu geçirmek böyle olsa gerek. Sizin de yolunuz bir gün sadece bir günlüğüne Milan’a düşerse bu rehber sayesinde turunuzu olabildiğince dolu geçirmenizi umuyorum ve son olarak bu geziyi bu kadar dolu kılan Yosun’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Arrivederci…

Tags : bir günde milanDuomo di Milanİtalyaitalya da gezilecek yerleritalya seyahat rehberiitalya tur önerisiMilanmilan gezi rehberimilan gezilecek yerlermilan gezisimilan görülecek yerlerMilan Rehberimilan'da bir günmilan'da bir günde nereler gezilir
Gezen Kafa

The author Gezen Kafa

Leave a Response

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.